banner564

Mahalleler savaşı

"Sorun çözme odaklı olmak" güzel sözü temcit pilavı gibi söyleniyor. Ama Türkiye ve Kıbrıs'ta gündeme bakın. Sorun içinde sorun.Üstelik çözülmesi gereken her sorun, daha da ağırlaşıyor.
  Ayrıca daha vahimi de sorun çözmek için çıkılan yolda yeni ve daha zorlu sorunlar ürüyor. 
  Türkiye'de ve Kıbrıs'ta ekonomide ciddi sıkıntı var. İnsanların, işletmelerin sektörlerin sıkıntıları arttı. Artık her evde, mutfakta ateş var. Bunu ele alacağımıza sorun içinden çıkan sorunlarla boğuşuyoruz.
İşte Türkiye'de yine lanet terör saldırısı. Onlarca insan öldü ve yaralandı. Ölenlerin üniformalı oluşu onların ana kuzusu olmasını engellemez, ana kuzuları gitti.
  Tam bu günlerde siyasi sistemle ilgili tartışma da dorukta. Anayasa değişikliği, Başkanlık tartışması...
OHAL var. Bunun yol açtığı sorunlar. Basın Özgürlüğü. Demokratik sorunlar. FETÖ sorunu. Kürt sorunu. Ayrıca Suriye'de, Irak'ta yaşanan savaş. TSK'nin buralardaki operasyonları. 
  Hemen sınırlar ötesinde ABD- Rusya çelişkisine bağlı bir nevi dünya savaşı.

Kıbrıs'ta ve "gizli el"
 
  Kıbrıs'ta ise Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde hayati bir konağa gitmeye az kaldı.
9 Ocak'ta Cenevre'de zirve. Arkasından çok taraflı Konferans. Türkiye Cumhurbaşkanlığı düzeyinde katılacağını açıkladı. İngiltere de katılacağını ifade etti. 
  Daha Yunanistan'dan ses yok. Ancak Güney Kıbrıs alabildiğine diplomatik temaslar içinde. En son Çin'le görüştüler.
  Yani Kıbrıs sorunu ile ilgili oldukça önemli bir olayın arifesindeyiz.
  Üstelik ekonomide çok büyük sorunlar başladı. İnsanların, çalışanların, esnafın iş adamının, üreticinin endişesi doruğa çıktı Ancak toplumun aklı nerede? Ana sorunlara yoğunlaşmaktan uzaklaşıyor. Sorun içinden çıkan sorunlar içinde boğuluyoruz. 
  Temel sorunların çözümüne yoğunlaşacağımız günlerde, sanki de "gizli bir elin" yaşamımıza soktuğu başka sorunlar yüzünden, kör bir döğüş içine giriyoruz.
  Hükümet saat meselesine hem kendini, hem toplumu kilitledi. Akıl tutuldu." Papazın saati" söylemi ile olayı geriyor. Grevler ilan ediliyor. Siyasi gerginlikler dorukta.
  Hep birlikte ana sorunları ele almaktan uzaklaşıp, uçuruma doğru, koşar adım gidiyoruz. Evet,  Türkiye'de, Kıbrıs'ta var olan bunca esaslı ana soruna karşın yaşanan bu.

"Gizli el” kim?
 
  Bunu sanki "gizli bir el" toplumu karıştırmak için yapıyor demiştim. Evet, bu gizli el var. Ancak bu gizli ele dışta değildir. İçimizdedir ve kendimiziz. 
  Toplum olarak çoğunluk veya azınlık fark etmiyor. Siyasal ve toplumsal olarak ayrı mahallelere ayrıldık. Sorun çözme çabasında, "Mahalleden Mahalleye" birbirimize ok ve top atarak siyaset yaptığımızı, görüş ürettiğimizi zannediyoruz. 
  Ortak payda yakalayabilecek dil ve söylem temelinden uzaklaşıyoruz. Sevgi, ortak değer arayışı kayboldu. Mahalleden mahalleye top ve ok atmak esas oldu. Amaçta "benim mahallenin üstünlüğünü kabul edeceksine" döndü. 
  Bu yüzden siyasi iklim; görüşü, kabul ettirme dayatmasına ve kabul etmeme direnişine döndü.
Ortak akıl ve değerler erozyona uğruyor. Birbirimizden kopuyoruz. Bu nedenle sorunları ele alma çabaları, çözüm odaklı üretkenliklere değil, yeni sorunlar üretme merkezine dönüyor.
  Bunu biz kendi içimizdeki bu yaklaşımlarla bu hale döndürdükçe, yabancı güçlerin, "dış gizli ellerin" büyük çaba harcamasına gerek kalmaz. Çünkü kendimiz zaten buna çoktan zemin hazırlamış oluyoruz.
YORUM EKLE

banner471

banner473