banner564

Mal yokluğu

Mal varlığı meselesi son dönemlerde önemli bir hareket haline geldi. Siyasiler, bürokrasidekiler sürekli mal varlıkları ile ya gündeme geliyorlar ya da mal varlıklarının açıklanması isteniyor. 
Bugüne kadar açıklanan mal varlıkları arasında öyle aman aman bir mala da rastlamadık açıkçası. Açıklanan mal varlıklarında genelde borç yükü ön planda.
Yıllardır çalışan ama doğru düzgün bir yatırıma sahip olmayan siyasetçiler, sendikacılar ve diğer bürokratlar. 
Dün son olarak El-Sen Başkanı Kubilay Özkıraç mal varlığını açıkladı. Daha doğrusu nereye ne kadar borcu olduğunu açıkladı. Karı-koca 30 küsur senedir devlette çalışıyorlar ama hala daha borç ödüyorlar. Şaşırdım doğrusu.
Sadece Kubilay ağabey değil, bazı siyasetçilerin de geçmişte mal varlıklarına yani mal yokluklarına şahit olmuştuk. Eski Başbakanlardan Tufan Erhürman’ın da bankada borcu vardı mesela.
Gerçi hangimizin yok ki? Hemen hemen herkes ya ev taksiti ödüyor ya da araba taksiti hiç olmadı çocuğun okul masrafları için çektiği krediyi ödemekle geçiyor ömrümüz. 
Ha birde tabi ki kredi kartları var ki onlara hiç bile girmek istemiyorum. Diyeceğim o ki bugüne kadar açıklanan mal varlıkları genelde varlık kısmı yok, borç kısmı daha ön planda. Bu gidişle mal varlığı değil mal yokluğunu açıklamalarını isteyeceğiz biraz daha…  Ben önemsiyorum

Rum AKEL Partisi’nden Avrupa Parlamentosu üyeliğine uzanan Niyazi Kızılyürek, 13 Eylül 2019 tarihinde Avrupa Komisyonu'nun Türkçenin Avrupa resmi dilleri arasına katılmasını hızlandırmak için neler yapacağını sorarak konu ile ilgili harekete geçtiğini sosyal medya hesabından duyurdu.
Şahsen bu girişimi sonuna kadar destekliyorum. Ne olursa olsun Türkçe için yapılan girişimleri desteklemek gerekiyor. Kızılyürek’in AP’ye seçilmesine de yine aynı gözle bakmıştım.
Kızılyürek’in bu girişimi Güney’de ve Kuzey’de tartışmaları da beraberinde getirdi. Ada’nın iki yakasından da tepki aldı. Güney’de fanatik Rumlar Kuzey’de fanatik milliyetçiler Kızılyürek’i topa tuttu.
Bazen ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamazsın, Niyazi Hoca’nın durumu da böyle bir şey işte.

 Devam devam…
New York'ta BM olağan toplantılarının ilk gününde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis arasında geçen federasyon tartışması gündem oldu. 
İki bakan da kendi açılarından kendi doğrularını basın önünde dile getirmiş oldu. Türklere göre; Çavuşoğlu haddini bildirdi, Rumlara göre; Rum Bakan üstündü.
Herkes olaya kendi penceresinden baktı yani. Neyse bu tür tartışmaları severim, hoş olur, müzakere sürecinden bile daha verimlidir. Kısadır, anlaşılır ve nettir. 
Şimdi benzer bir taarruzu Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’dan bekliyorum. Yunan mevkidaşının olduğu bir ortamda gidip yüzüne dimdik sorsa “Siz Yunanistan olarak Rumlarla Türklerin eşit olarak bir devlet kurabileceğine inanıyor musunuz dese? Veya biz Ada’daki iki devlet anavatanlarımızın garantörlüğünden vazgeçmesek dese. Üstelik BM  koridorlarında ve basın önünde olsa bu olay, ne güzel olur değil mi?..


Davet 
“Maraş vakıf malıdır” diyen Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim F. Benter ile “Maraş’taki vakıfların kapandığını” iddia eden eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer’e açık çağrı yapıyorum. Gelin canlı yayında bu konuyu tartışalım. Belgelerle bulgularla neyin ne olduğunu tartışalım ve sonunda bir noktaya varalım. 


MESAJLAR:

Suat Durdu BORA: Oğlanı askere gönderince tüm işler size kalmış ve daha bir ayda 10 kiloya yakın kilo vermişsiniz. Anlaşılan oğlan askerdeyken kilo alacak, siz dükkanda oğlan gelene kadar kilo vereceksiniz. 

Okyay SADIKOĞLU: Siyasete ara verip ticaret ile uğraşmaya başlayınca yüzünüz gülmeye başlamış. Ama bu arada el altından yine siyasette olmak için de nabız yoklamaya devam ediyormuşsunuz. 

Mehmet ÖZÇELİK: Ne de iyi oldu mal varlığınızı açıklamanız. Yüz kere genel müdür olmayacağım demenize rağmen halen daha sizin genel müdür olacağınızı iddia edenlere ise artık sadece gülüyoruz. 

Candan AVUNDUK: Meriç süt ürünlerini Japonya’da piyasaya sürerek bu konuda hem öncü oldunuz hem de ülke üretimi adına son derece önemli bir adımı atmış oldunuz. Tebrik ediyoruz. 

Mehmet KUMSER (Skylap): Geçtiğimiz günlerde ÖZEV’deki arkadaşlarımıza o eşsiz kebaplarınızdan yapıp elleriniz ile ikram etmişsiniz. Yaptığınız yardımlarla yakında Nobel’e aday göstereceğiz sizi.

Yüksel ÇELEBİ: İki turnuvada tavla şampiyonu olduktan sonra artık herkesle maç yapmama kararı almışsınız. Valla şampiyon olmak önemli ama esas olan hep şampiyon olarak kalmakta. Yakında uğrayacağız mekana. 

Sanlı ÇOBAN: Fikret başkan da gitti ve üstelik kulüpte büyük bir de borç kaldı. Hem bu borcu yüklenecek hem de kulübü daha ileri noktalara taşıyacak birilerini bakalım bulabilecek misiniz? 

Hasan TAÇOY: Geçen hafta bir günde petrol fiyatları 10 TL birden arttı ama sonra eski seviyelerine yeniden döndü. Fiyatların bu kadar oynak ve esnek olduğu bir ortamda yılsonuna kadar zam yok açıklaması biraz sabırsız bir açıklama olmadı mı? 

Serdar DENKTAŞ: Valla biz söylüyoruz, biz yazıyoruz, biz çiziyoruz. Hani ya siyasetin tam da göbeğine oturacaktınız? Ne ses var ne görüntü? Bir ses verin hiç olmazsa. 

Ayşegül BAYBARS: İkamet ve vizeler tüzüğü 23 Ekim'de yürürlüğe girecek ama hala daha akıllarda deli sorular var. Örneğin Türkiyeli bir iş adamı KKTC’li bir iş adamı ile ortak bir proje yürütürse ve 45 gün burada kaldıktan sonra bir o kadar gün beklemesi nasıl olacak? 

Besim TİBUK: Kurumlar vergisinde geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da vergi şampiyonluğunu Merit Grubu kimseye kaptırmamış. Hem devletine ödediği vergisi hem de bölgeye kattığı değerle iyiki varsınız. 

Ferdi Sabit SOYER: Gündeme bomba gibi düştü; Maraş’ın sahibi olduğu söylenen Abdullah Paşa Vakfı’nın 1935 yılında tazminat ödenerek kapandığı yönündeki açıklamalarınız. 

Polat ALPER: Dün kendi ofisinizde 4-0’dan 4-5 Yalçın Koçyiğit’e tavlada maç kaybetmenizi ofise girip çıkan elemanlara bağlamışsınız. Demek ki birisi uğursuz geliyor size. En iyisi zeytin dalı yakıp odayı tütsüleyin.  

YORUM EKLE

banner608

banner474