Kıbrıs’ın en güzel kentidir Girne…
  Eski yat limanını çevreleyen tarihi kalesi bakımsız olmakla birlikte, turistler için oldukça çekicidir…
  Kıbrıslı Türklerin zenginleri, 1974 öncesinde Girne marinadaki lokantalarda yemek yiyebilmek için fırsat kollardı…
  İyi Rumca bilen veya Rum dostu olanlar rezervasyon yaptırmada sıkıntı çekmezdi…
  Fakat; diğerleri çoğu kez limanı denetim altında bulunduran sivil Rum polisleri tarafından geri çevrilirdi…
  Kordon boyunda yürürken Türkçe konuşan birini gördükleri zaman “Sizin burada ne işiniz var, gidin evinize” derlerdi…
  Sonra gün geldi o liman kontrolümüze geçti…
  Önceleri sadece balık lokantaları, bir veya 2 tane de kebap yapanlar vardı…
  Sonrasında düzen değişmeye başladı…
  Lokantaların üzerindeki tarihi daireler torpilli kişilere verildi…
  Bir kısmı bunları ‘hava parasına’ devretti…
  Bir kısmı boş tutarak, bakım ve onarımını da yapmadı…
  Şahsi çıkar meselesinde ortalığı ayağa kaldıran, herkese tehditler sallamasını, hatta küfretmesini iyi beceren biz Kıbrıslılar; yıkılanı, döküleni görmezden geldik…
  Küçücük bir limanda 4-5 makamın sorumlu olmasından kaynaklanan sorunların çözümsüz kalması karşısında sesimizi yükseltemedik…
  “Burasını ya sahiplenin, ya özelleştirin” diyemedik…
  Çok kötü bir hastalık sardı içimizi…
  Özelleştirme dendiği zaman bazı sendikacıların saldırganlığından korkanlar kenara çekildi…
  Öyle ya…
  Sen mi kötü adam olacaksın, ben mi?..
  Rahatına bak, maaşını kap…
  Peki sonrasında ne olacak?..
  Çocukların, torunların bu ülkede nasıl yaşayacak?..
  Bunu hiç düşündün mü güzel kardeşim…
  Düşünemezsin…
  Çünkü o hastalık vücudumuzun her yanını kaplamış durumda…
  O yüzden Girne’de 125 bin kişinin dışkısı denize akıtılırken, ne kokuyu duyabiliyorsun, ne de kirliliği görebiliyorsun…
  Ormanları, dağları, dereleri yok ederken de böyleydin…
  Şimdi denizler lağım deposu olmuş onu mu göreceksin…
  Lağıma karşı savaş açmak sana oy mu getirecek?..
  Otur yerine, kap maaşı…
  Salla külahı ye pilavı…
  Yok ama bugün pilav günü değil…
  Yak mangalı, çevir kebabı… 
  Bunu becermek de bir başarıdır…
  Başardınız arkadaşlar…