banner564

Maraş, su, irade, kriz

Güzel atasözlerimiz var. Susuzluktan canı yanana yaz günü bir bardak su ikram ettiğinizde size, “su gibi aziz ol” diyerek teşekkür eder. Evet devletler su gibi hayati bir konuda bir yatırım yaptıklarında bununla ilgili tören yaparlar. Bu doğal. Türkiye’den Kıbrıs’a su geldi. Bu önemli ve ciddi bir yatırımdır. Bununla ilgili olarak bu destek için Türkiye’ye teşekkür ederiz ve kıymetini biliriz. Ancak arıza oldu ve ciddi bir susuzluk yaşadık. Deyim yerinde ise “bağrımız yandı.” Nihayetinde arıza giderildi ve su geldi.
Fakat tam seçim var. Bunun üzerine tören yapılacak. Bu ülkenin Yüksek Seçim Kurulu, Yargı organı olarak yasalar, Anayasa ve etik değerler toplamı ile oturdu ve tören yapılmamasını karara bağladı. İşte tam da devlet ve toplum olarak dünyaya irademizi demokratik kurallar bütünlüğü içinde göstereceğimiz zaman, devleti ve toplumu her şeyden evvel YSK’yı ve tüm kuralları alt üst ederek “kanuna karşı hile” yapıldı. Ankara’dan naklen yayınlı bir törenle seçim propagandası yapıldı. Bunun en önemli tarafı da KKTC Anayasasına ve yasalarına bağlı olması gereken bu ülkenin Başbakanı oldu ki kendisi adaydır. Bu olay irademizi etkilemek için yapıldı. Yani bağrı yanık bir insana verilen bir bardak sudan sonra ifade edilen “su gibi aziz ol” sözü, su geldi, iradeni değiştir tavrına döndü. Devlet yargısı ve kurumsal varlığı, oy için değersizleştirildi. Ayrıca su gibi bir değer,  demokratik kurumsal varlığa döndüren irade ile pazarlık konusu veya yok sayan bir araca döndürüldü.
Bu yetmedi buna bir de Maraş konusu eklendi. “Maraş’ın özel mülk olmayan yeri açılıyor” dendi. Burası neresi? Sahil şeridinin kumsalı. Yani bundan çıkan bir sonuçta, bunun dışında kalan açılamaz. Çünkü oraları özel mülk! Kimin? Kıbrıslı Rumların. 
Peki bu Maraş’ın açılan ilk sahil şeridi mi? Hayır. Daha önce de Maraş’ın Derinya tarafında yer alan bir plaj güya açılmıştı. Ancak buda günlerce haftalarca tartışma konusu olmuştu. Çünkü açılırken, “plaja yalnız Türkler girebilir” denmişti. Kuzeyde yaşayan, öğrenim gören yabancı bir kimse veya buraya gelen bir turist veya Kıbrıslı Rum giremezdi. Bu nasıl iş? Burası KKTC toprağı ise bu nasıl olur diye eleştiriler yapılmıştı. Şimdi seçim öncesi yapılan bu yeni adım aynı sahil şeridinin daha Kuzeyini kapsıyor. Peki burada da Derinya’ya dönük sahil şeridinin açılmasındaki o ırkçı kurallar mı geçerli olacak? Şimdi seçim için açılacak bu sahil şeridine meraktan “Türk olmayan” biri girerse ne olacak? Ayrıca “özel mülk olmayan” bu sahil şeridine giren insanlar hemen gerisindeki “özel mülk olan” yerlere girerse ne olacak? Peki orada var olan Ordu Evine, sahile gelen insanlar gelip hizmet almak isterse ne olacak? Bunların cevabı yok. Maksat seçim için imtiyazlı birine destek olmak.
Bütün bunlar ekonomide Kıbrıs sorunun da büyük alt üstlükler içinde olduğu bir dönemde yaşandı. Geçen yazımda ifade etmiştim. Esas olan 19 Ekim’dir demiştim. Esas olan bu ciddi krizlerin içinde seçim sonrası doğru olanı başarmak ve toplumsal ortak platformu yaratmak olmalıdır demiştim. Ne acıdır ki kendisi de aday olan Başbakanın seçilme hırsı, değerleri yıkarken aynı zamanda ülkeye de “nur topu” gibi bir kriz daha doğdu. HP Hükümetten çekilme kararı verdi. Siyasi krizin katmerlisi oldu.
Bu olaylara Türkiye de karıştırıldı. Kıbrıs Türk Toplumu su gibi aziz olan bir değerle birlikte, Türkiye sevgisi üzerinden de iradesi ile imtihana sokulmak istendi. Evet irademiz su gibi aziz ve Türkiye sevgisi kadar değerlidir. Bunları bir birinin önüne koydurmak hataların en büyüdür. 
Ancak yapılanları tepkisiz ele almakta mümkün değildir. Fakat bu kabul edilemez siyasi oyunlara tepki gösterir ve eleştiri yaparken saygı bekleyen bir toplum olarak kabul edilemez bu davranışları yapanları saygı değerini gözeten bir dil ile eleştirmeliyiz. Çünkü hedefimiz olan “karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme” Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra gerçekleşecek Beşli Konferansla gitmek durumunda olduğumuzu unutmamak gerekir. Bunun için de Türkiye ile ortak tavrı beslememiz gerekir. Bu nedenle esas olan irademizdir. Bu yüzden irademiz su gibi azizdir. Bunu gözetmeyenlere hatırlatmayı doğrusunu yaparak göstermeliyiz. Onlar düşünmese bile biz doğrusunu yapmalıyız. 

YORUM EKLE

banner471

banner473