banner564

Mavroyannis daha açık konuşmalı

   Andreas Mavroyannis; Kıbrıslı Rumların gelmiş geçmiş en iyi müzakerecilerinden biridir…
   Birleşmiş Milletler’de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Daimi temsilcisi olarak görev yaptığı halde; müzakerelerin başladığı dönemde Anastasiadis tarafından Kıbrıs’a getirilmişti…
   Ünlü Crans Montana müzakerelerinde Rum heyetinde yer aldı…
   Mavroyannis’in, güneydeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKEL’in adayı olarak başarılı bir performans gösterdi…
   Seçimi kazanamadı ama, yüzde 50’ye yakın oy almasının altı çizilmelidir…
   Andreas Mavroyannis, seçim öncesindeki bir mülakatında müzakerelerde yaşadıklarını anlatırken, 7 Temmuz 2017’de Crans Montana müzakerelerinin başarısızlığa uğradığını anımsatmış “O gün Özdil Nami’yle birbirimize sarılarak ağladık” demişti…
   Mavroyannis’in bu dramatik anı 5 yıl aradan sonra açıklaması son derece önemliydi…
   Ama bizim taraftan hiç kimse bunu ‘ilgili yerlerin’ gözüne sokmadı…
   Düşünün bakalım…
   Bu açıklamadan “Çözüm fırsatını kaybettiğimiz için çok üzüldük” mesajı çıkıyor…
   Bir başka mesaj ise, Kıbrıslı Rumların ‘iddia edildiği gibi’ müzakerelerde bağımsız olmadıklarıdır…
   Bizler müzakereleri ‘Ankara ile yürüyorsak’, onlar da Atina ile yürüyor…
   Atina’nın onaylamadığı hiçbir şey kabul edilmiyor…
   Dolayısıyla Anastasiadis de olsa Mavroyannis de olsa Kıbrıs sorununu Kıbrıs’taki Türklerle, Rumların çözebilmesi mümkün değildir…
   Burada son söz hakkı anaların ve garantör İngiltere’nindir…
   Bunu asla unutmamak lazım…
   Hem iki ana, hem de garantör İngiltere’nin alacağı kararlar Kıbrıs sorununda son derece etkili ve önemlidir…

Görevimizi yapamadık

   Burada üzücü olan Kıbrıs Türk tarafının, Annan Planı referandumunda altın değerinde olan “evet”imizi kısa sürede gündemden düşürmesi, özellikle de Avrupa’ya gerekli tepkiyi vermemesidir…
   İkincisi de Crans Montana’da yaşananların gizli tutulması…
   Kıbrıs Türk tarafı ilk defa ‘garantörlüğü’ dahi tartışmaya hazır olduğunu bildirdiği ve masaya harita koyduğu halde, Rum lideri Anastasiadis’in ‘bavulların hazırlanması’ talimatını vererek İsviçre’den ayrılmasını dünya kamuoyu nezdinde etkili bir şekilde kullanamadık…
   Rum-Yunan siyasi liderliğinin masayı devirmesi karşısında Türk tarafının çok etkili bir propaganda mücadelesine girişmesi gerekiyordu…
   Ancak; referandum konusunda olduğu gibi bu konuda da gereken ev ödevimizi yapamadık…
   Bundan sonra yapabileceğimize yönelik bir beklentimiz de yoktur…
   İki ayda hükümet bozarak ülkeyi sadece iç konularda değil, dış politikada zayıflatan bir siyasi yapıyla hiçbir şey yapılamaz…
   Rumlara da tavsiyemiz, artık ne istediklerine karar vermeleridir…
   İddia ettikleri gibi ‘tek vatan’ istiyorlarsa, bizlerle ‘siyasi eşitliğe’ dayalı bir ortaklığı kabul etmeli ve ENOSİS’i tarihe gömdüklerini beyan etmelidirler…
   Başka Andreas’ların ağlamaması için bunu yapmalıdırlar…
   Onlar ‘çözüme hazırsa’, bizler zaten dünden hazırız…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 1 yıl Önce

Sayın Akar, Sayın Cumhurbaşkanımızın Federal çözüm ve birleşme için artık masaya oturmayacağı nutukları ile Kıbrıs’ta Çözüme Kıbrıslı Türklerin karşı olduğu bir gerçeği ile
Dünyanın Hayır dediği Kıbrıs’ta ayrı bir’ Egemen ayrı Devletin veya KKTC’nin Kabullenmesi mümkün değildir ! 39 yıldır kendimiz çaldık kendimiz oynadık ! Bugün Çözümsüzlüğe oynayan milliyetçi Liderlerimiz elbette KKTC’deki ganimet düzenini bozmak istemiyorlar ! Bugün Referandumda Rumlar’ın Hayır dediğine sevinenlerimiz bilmelidirler ki Kıbrıs’taki Çözümsüzlüğün nedeni neticesi eninde sonunda Kabak maalesef Kıbrıslı Türklerin başında patlayacaktır ? Bugün Dünyanın onayladığı Federal çözüme hayır diyen
Yöneticilerimiz Bilmelidirler ki içine düştüğümüz düzen ile Avrupa Ülkesi Güney Kıbrıs Gelişip zenginleşedursun KKTC ise maalesef Fakirleşip ve Yoksullaşmaya devam edecektir !!

banner471

banner473