Bir milletvekili kürsüye çıkmış İsrail-Hamas savaşının yarattığı tahribatı anlatıyor…
   Öldürülen çocuklardan, ilaç ve yiyecek sıkıntısından söz ediyor…
   Salondaki dinleyici sayısı sadece bir…
   Toplamda 50 sandalyesi var meclisin…
   Biri konuşuyor, biri yönetiyor, biri de dinliyor…
   Diğer 47 ‘vekil’ ortada yok…
   Sonra bir başka vekil kürsüye çıkıyor…
   Elinde veriler var…
   KKTC’deki uyuşturucu kullanımını, diğer ülkelerle kıyaslamaya çalışıyor…
   Süresini tamamlayınca, oturumu yöneten başkan vekili tarafından uyarılıyor…
   O da “konu çok önemli 5 dakika daha verin toparlayım” diyor…
   Başkan vekili ona izin veriyor…
   Salondaki izleyici sayısı yine bir…
   Bir konuşmacı, bir dinleyici, bir de yönetici…
   Ve oturum kapanıyor…
   Dört aylık uzun yaz tatili sonrasında çalışmaya başlayan meclisin ikinci haftasında manzara bu şekilde…
   Halbuki; tüm dünya meclisleri İsrail-Hamas savaşının olası etkilerini tartışıyor…
   Çeşitli önlemler gündeme getiriliyor…
   Güney Kıbrıs ise savaşın yayılması halinde akaryakıt rezervlerini, tahıl stoklarını değerlendiriyor…
  Hükümetleri kemer sıkma yöntemleri üzerinde duruyor ve örgütlerden de bu konuda yardım istiyor…
 
Bize hiçbir şey tesir etmiyor

   Ne var ki; KKTC’nin meclisi, vekilleri, siyasileri, önemli örgütleri hiçbir şey olmamış ve olmayacakmış gibi eski hallerini sürdürüyor…
   Rahatlık, umursamazlık, ciddiyetsizlik, ilgisizlik halleri devam ediyor…
   Kuşkusuz ‘üsttekilerin hali’, alttakilerini de olumsuz yönde etkiliyor…
   Yani halk da ‘çok önemli’ olayları önemsemez hale geliyor…
   Gerçekten bunun bir benzeri yok dünyada…
   Çalsın sazlar oynasın kızlar misali…
   Sosyal medyada renkli görüntüler paylaşılıyor…
   “En kötü günümüz böyle olsun” diyerek meyhanelerden, eğlence yerlerinden fotoğraflar paylaşılıyor…
   Gencecik yaşta en pahalı araçları kullanmaya başlayan gençlik, aşırı alkol tüketimi sonrasında sürat yarışına girişiyor…
   Canını kurtaranın yakınları şükrediyor…
   Kaybedenlerin evine ateş düşüyor…
   Bu gidişat gidişat değildir…
   Aklı başında herkes bunu görebiliyor…
   Ama onların elinden de bir şey gelmiyor…