banner564

Merkez Bankası, bankalar, sarmaşık

En nihayet kısa bir takvim dahi olsa Meclis’te Bütçe konusunda bir program kabul edildi. Şimdi Bütçe Meclis’te görüşülecek. Ancak bu yazıda Bütçeden ziyade, ekonominin dinamiği olan finans alanına değinmek istiyorum. Malum, TL’nin resmi para birimi olduğu, ama yabancı paranın da serbest dolaşımda olduğu ülkemizde, ekonomik ilişkiler döviz temelli şekillenmektedir. Dolayısı ile TL’nin döviz karşısında değer yitirmesi, enflasyonu artırmakta; insanı, ekonomiyi dert yumağına itmektedir.
 Ekonominin bir sarmaşığın sarılarak ilerlemesi gibi, “Üretim, tüketim, tasarruf, yatırım ve tekrar üretim…” sarmalı var… Bu kısır bir döngü değil, bir sarmaşığın sarılarak ilerlemesi gibidir. Bu nedenle finans dünyası burada önemli bir role sahiptir. Çünkü mevduat denen tasarruf, toplumsal üretimin sonucunda ve tüketimden arda kalan değerdir. Bunu bankalar bir değer karşılığı alır, makul bir fiyatla satar ve bu tekrar ekonomiye döner. Burada çeşitli dönemlerde sorunlar oluşur. Bunlar tanımlanır, toplumsal zeminde tartışılır, sonuçta siyaset alanında çıkış yolu oluşur. 
Bugün TL’nin çok uzun bir zamandır devam eden değer kaybı, yalnız ciddi bir enflasyona yol açmadı. KKTC Merkez Bankasının son dönem raporunda ortaya çıkan bir sonuç da oluştu. Bankalarımızda döviz tasarruf oranı % 65’e ulaştı. İşte bu yeni gerçek, ekonomik sarmalda ciddi soruna yol açtı. 
 TL kazanılan ülkemizde, dövizle borçlanmanın ciddi sorunlar getirdiği açıktır. Bunun üzerine KKTC Merkez Bankası dövizle borçlanmayı caydırmak için Varlık Tanımlamasını değiştirdi. TL değerindeki kaybın yol açtığı sorunlarla birlikte KKTC Merkez Bankasının haklı bir tespitle aldığı bu karar, dövizle borçlanmayı düşürdü. Bu ve diğer nedenlerle mevduatlarda artan döviz birikimi, piyasaya kredi olarak yansımamaya başladı. Bunun üzerine Bankalarda döviz mevduatına verdikleri faizi düşürdüler. Şimdi Sterlin ve Euro mevduat faizleri ortalama %1; Dolar da ise % 1,5. Bu faiz gelirinden de devlet vergi alır. Dolayısı ile faiz geliri mevduat sahibi için cazibesini azalttı. Peki mevduat sahibi neden tasarrufunu dövizde tutuyor? Parasının değerini bu enflasyon ortamında korumak için. Şimdi bu bir başka olguyu besleyecek. Mevduat sahibi neden %0,5 veya %1 getiriye girsin? Eğer dert koruma ise, o zaman bu tasarrufun bir kısmı ile değerli emtiaya, örneğin altına, emlak alınımına da yönelebilir. Ya da yurt dışı değerli kağıt alımlarına… Yani bu değer, üretim ve tüketime dönük yurt içi tetikleme olmaz… Bu ise ekonomik gelişmenin o sarmal ilerlemesini darbeler. Yani sarmaşığın ucu kesilir ve sarılarak ilerleme durur. Bu günümüzün en büyük sorunlarından biridir. Ancak bu yokmuş gibi davranılıyor. 
Evet kendi gerçeğimizde para politikası uygulayamayız. Ama mali politikalar ve destek politikaları yapabiliriz. Ama bunun için kısa, orta ve uzun vadeli ekonomik planlar oluşturmalıyız. Bunun için siyaset dünyası kısırlıktan çıkarak, farklı bakış açılarının zenginleştireceği bu alana yoğunlaşmalıdır. KKTC Merkez Bankası ise kısa vadede iki noktaya ağırlık vermelidir. Kendi kaynaklarının kur farkından ötürü getirilerini göz önünde bulundurarak; tarımsal, turizm, sanayide KOBİ’lere ve genç vatandaşı konut alımında destekleyecek projelere öncelik vermelidir. Aynı zamanda ise daha evvel aldığı varlıkların yeniden tanımlaması kararını, oluşan bu gerçek üzerine yeni şartlar çerçevesinde değerlendirmelidir. Bağımsızlığını koruyarak, Merkez Bankası Yasasının 4. Maddesindeki Amaç ve 5. Maddenin 2. Fıkrasının C Bendinde ifadesini bulan Devletin Ekonomik ve Finansal Alandaki Danışmanlığını gerçekleştirmelidir. Akademisyenlerin, ekonomistlerin, ekonomik örgütlerin, siyaset alanının canlı, yaratıcı tartışmasına ihtiyaç dorukta. Bırakın sen öyle, ben böyle çekişmesini.  

YORUM EKLE

banner608

banner473