BRTK Müdürü Sayın Meryem Özkurt 2 ay hapislik cezası aldı. İsnat edilen suç, Seçim Yasaklarına uymamak... Kıb-Tek Genel Müdürü Sayın Gürcan Erdoğan ise tutuklu yargılanacak. 
Bu arada Sterling, Euro yine aldı başını gidiyor. CB Sayın Tatar halka, döviz krizi derinleştiği zaman merak etmeyin; “su akar, yolunu bulur” demişti. Öyle bir akmaya devam ediyor ki sel oldu, her şeyi sürükleyip peşinden götürüyor. Hal bu iken, Meclise söz, anlatım özgürlüklerini kısıtlamak isteyen yasalar sevk edildi. Artık büyük bir çoğunluk için beslenme ve gıdaya erişim de dert oldu. Pediyatri uzmanları, çocuklarda beslenme bozukluğuna bağlı kansızlık oluştuğunu ifade ettiler. Bankalarda bulunan mevduatların %77’si dövize döndü. TL olarak kalan mevduatların önemli bir kısmı ise Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı birikimleridir. Bunlar ise bu döviz krizi karşısında korunmasızdır. Eriyor. Yani, İhtiyat Sandığı gibi bir emekçinin tüm yaşamı boyunca yaptığı kesintilerden oluşan “ikramiyesi” erimektedir.  1 Ocak 2008 itibarı ile özel ve kamu sektöründe işleyen insanların tümü de bu kapsamda iken, bu birikimlerin bu sel karşısında erimesi, insaf sınırını aşan bir ayıptır.
Hal bu iken mutfağı, insanların alım gücünü eriten bu sel akışına karşı yönetenler ne yapıyor? “Et ve tırnak gibiyiz” bolca söylendiği bu zamanda; TL olan İhtiyat Sandığı birikimlerinin tümünü bırakın, dövize çevirme önlemini; neden hiç olmazsa İhtiyat Sandığı Birikimlerini Türkiye’de uygulanan Kur Korumalı Mevduat sistemi benzeri bir uygulamaya dönüştürmek gündeme girmiyor? Emekçilerin alın teri birikimini korumak gerekmez mi? Bunu düşünmek milli değerlere karşı olmak mı?
Kısacası istediğiniz kadar bu enflasyon dünyadan kaynaklanıyor diye kendi kusurunuzu gizlemeye çalışın, Döviz karşısında eriyen TL olgusunun yol açtığı enflasyon tüm ekonomik değerlerimizi eritiyor.
Bu derinleşen enflasyon ise yalnız ekonomik değerleri eritmiyor. Demokratik, hukuki, insani, ahlaki değerleri de eritiyor. BRTK Müdürü Meryem Hanımın 2 aylık hapislik cezası ve Kıb-Tek Müdürünün de tutuklu yargılanma kararı bu erimenin göstergesidir. Bir kere Sayın Meryem Özkurt’un yargılanması bir yıl sürdü. Bu süre zarfında suçlandığı olayın tarafı olan siyasi makamların hangisi bu hatanın Meryem Hanımda değil de kendilerinde olduğunu mahkeme huzurunda beyan etti? Mahkeme sonrası Meryem Hanım, “biz KKTC’li siyasiler konuşmayacak diye anlaşmıştık, ama onların hepsi çıktı konuştu” dedi. Peki bunlar kim? Dönemin Başbakanı ve Bakanları. Peki bunlar nerede? Biri Cumhurbaşkanı oldu, diğerleri görevde. Üstelik hepsi, Sayın Meryem Özkurt’un yaptığı açıklamaya göre yaptıkları antlaşmanın tarafları. Ama bu antlaşmaya uymayanları ve çanağın Meryem Hanım kafasına kırılmasının sorumluları. Üstelik bir yıldır yargı sürecinde olan Meryem Hanımın da yanında olmadılar. Mahkemeye, antlaşmaya uymadıklarını da beyan etmediler. Karar sonrası ise gözyaşı dökmeye ve yargı organını siyasi argümanlarla baskı altına almaya çalışıyorlar. Bundan ayrı olarak Sözlerini bir emir eri gibi yerine getiren, Kıb-Tek Müdürü Gürcan Erdoğan için ise gık etmiyorlar. İşte enflasyonun erittiği; mali olmayan manevi değerlerin, yeni bir başka örneği.
Ne isterse olsun, hiç olmazsa İhtiyat Sandığı birikimlerinin daha da erimemesi için tedbir alın. Tüm bürokratlarda usul ve yasalara aykırı emir veren amir ve siyasilerden yazılı emir istemelidir. Çünkü enflasyon, gördüğünüz gibi tüm haşmetlerine rağmen en öndeki siyasi makamlarda bulunanların etik değerlere bağlılıklarını eritti. Meryem Özkurt ve Gürcan Erdoğan örnekleri bunu gösterdi.