banner564

Mühendisler yine cuvalladı

 Hakikaten sözün bittiği yerdeyiz. Geçmiş dönemlerde Türkiye’nin siyasi güç odaklarının sivil ve askeri odaklarının siyasi alandaki müdahalelerini yaşadık. Ama bu müdahalelerin bir de Kuzey Kıbrıs’taki destekcileri, davet edeni de vardı. Ancak her müdahale Kıbrıs’ta gerilimlere, toplumsal kutuplaşmaya yol açıyordu. Fakat sonuç itibarı ile Kuzeyde müdahale ile siyasi alanı düzenleme çabaları, istikrarı değil, kaosu  getirdi. Bu kaos ise yalnïzca müdahale edilen muhalif, sol, demokratik unsurların odağında yer aldığı bir şey olmadı. Müdahale edilerek seçimleri kazanması sağlanan “makbul” siyasi güçler de, iş başına geldikten sonra istikrarsızlığın dibine düştü. 
1981 seçimlerindeki müdahale sonrası ve 1983 KKTC ilanı arkasından, 1985 seçimlerine giderken, bu kez, 1981 de müdahale ile işbaşında tutulan UBP’ye karşı; 1985 seçimlerinde, 1974 sonrası Anadolu’dan gelen insanlara dayanarak ayrı parti kurdurmak  gündeme girdi. Bu  kurulan parti, ağırlıkla UBP’den istifalarla şekillendi. Sonra YDP isimli o parti ile UBP koalisyonu kuruldu. Ancak müdahale ile oluşan bu koalisyon ve parti çok yaşamadı. Bir müddet sonra YDP’den  seçilenler, partilerinden istifa ettiler ve UBP tek başına hükümet oldu. Bunun arkasından avanta milletvekilliği getiren ucube bir seçim sistemi ile 1990 seçimlerine gidildi. Bu kez toplum tamamen ikiye bölündü. O seçimde ise müdahalenin daniskası yaşandı. Bunun sonucunda CTP ve TKP nin Meclisi boykotu ile birlikte UBP, 50 kişilik Mecliste 45 sandalye ile ezici çoğunluğa ulaştı. Ancak istikrarın zerresi olmadı. Üstelik 1990 seçimlerinde kazanmaları için müdahale edilen Denktaş-UBP ittifakı çatladı. Eroğlu- Denktaş rekabeti doruğa çıktı. UBP bölündü, DP doğdu. Siyasi istikrar diye girilen yolda, siyasi kaos oluştu. Bu sonrasında da yaşandı. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Tatar’ı seçtirmek için yapılan müdahaleler, yalnız CB bazında değil ama Meclis ayağında da kaos yarattı. UBP iki senede üç Başbakan çıkarttı. Hükümetler geldi gitti. Siyasi istikrarsızlık doruklara çıktı. Bu kaotik ortam yalnız siyasal alanda değil ama ekonomi ve sosyal demokratik alada da ciddi krizlere yol açtı. 
Kısacası,  Kuzey Kıbrıs’a şekil vermek isteyen “siyaset mühendislerinin” kurduğu yapılar; tıpkı  zemin etütü olmadan, iyi mühendislik hizmeti ile malzeme olmadan yapılan ve depremde yer ile yeksan olan binalar gibi yıkıldı. Bu siyasal yıkıntının altında kalan ise; toplum, insanımızın kendisi ile demokratik kurumlaşmamız ve hukuk düzenimiz oldu. 
Şimdi Türkiye’de seçim var. Daha önce KKTC ve Türkiye yetkililerine, bu seçimin gergin geçeceği noktası nedeni ile Kuzey Kıbrıs’ın, Türkiye seçim ortamının dışında tutulması için azami gayret içinde olunması gerektiği ile ilgili yazı yazmıştım. Ama hey hat.  TC Lefkoşa Büyükelçiliği ve KKTC Meclis Başkanı resmen seçim propagandasının tarafı oldular. Bu durum dün yaşananlar gibi bu topraklara ve burada yaşayan insanlara huzur getirmeyecek. Ekonomik ve sosyal alanlarda yığınla sorun yaşadığımız  bu kriz ortamından çıkış için, demokratik değerler bağlamında toplum kesimleri arasında ortak değerler zemininde, ortak payda arayışının öne çıkması gereken dönemde; Kuzey Kıbrıs’ın, Türkiye seçimleri nedeni ile Türkiye seçim arenasına dönmesi, iç  ve dış politika bağlamında doğru değildir.
Demek ki hala müdahalelerle, “siyasi mühendislik” yapmanın, bu halka ve ülkeye kaos getirdiği anlaşılmadı. Yazık. Ey mühendisler, yaptığınız bütün yapılar çöktü. Hala bunda ısrar  niye? 

YORUM EKLE

banner471

banner473