banner564

Nasıl anlatsam, nereden başlasam

“Nasıl anlatsam, nereden başlasam, mmm…” diye başlayan Mazhar, Fuat, Özkan (MFÖ) üçlüsünün bilindik şarkısının sözleridir. Her nedense bugünlerde dilime dolandı. Bodrum’a gitmek istediğimden ya da tatil özlemi çektiğimden değil! Herkesin malumu Covid-19 pandemisi nedeniyle yine evlere kapandık. Derdim evlere kapanmamız değil, defalarca yazılmasına söylenmesine rağmen pandemi ile ilgili geniş katılımlı bir eylem planının hazırlanmaması ve itiraf edilmese de bu sürecin siyasi ayak oyunları ile yürütülmeye çalışılmasıdır.
“Varlık içinde yokluk çekmek” gelinen noktada bizleri anlatacak durumun özeti budur. Pandemi hastanesi yapıldıydı, yapılıyordu, yapılacaktı derken, pandemi hastanesi Türkiye tarafından KKTC’ye hediye edildi. Ancak yine pandemi hastanesini kullanıma açamadık. Diğer yandan yine Türkiye tarafından gönderilen Covid-19 aşılarını, planlı, programlı bir şekilde organize edip toplumla buluşturamadık. Aşı demişken acaba biz bu coğrafyaya kendi imkanlarımız ile satın alabileceğimiz aşıları getirebilecek miyiz? Yoksa tamamen Türkiye’den gelecek aşıları mı bekleyeceğiz?
Şu an içinde bulunduğumuz pandemi dönemi önceliklerimizi belirlemek, neyi değerli gördüğümüzü yeniden düşünmek, ne istediğimizi bulmak ve bunlar üzerinde çalışmak için bir fırsattır. Toplumu kucaklayan, geniş paydaşlarla diyalog kurabilen, insanlara hayatlarını etkileyen kararlar ve yaşamın temel ihtiyaçlarına hizmet eden politikalara ihtiyacımız var. Bu çerçevede yazılmadık, söylenmedik, dile getirilmedik öneri kalmadı. Ancak her şey yazıldığı, söylendiği, dile getirildiği yerde kalmaktan öteye gidemedi. Birde bizim coğrafyamızın bir özelliği olsa gerek, sadece söyleniyoruz! Yapıcı bir eylem görmek nerdeyse çok zor. Örnek isterseniz sosyal medya yazışmalarına bir göz gezdirmeniz yeterli olacaktır.
Bugünlerde siyasi kanatların toplumsal birliktelikten, beraberlikten, dayanışmadan söz ettiğini görmekteyiz. Ancak bundan kısa bir süre önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bu birliktelik ve beraberliğe dair herhangi bir şey göremedik. Hep yazmış olduğum ve arzu ettiğim üzere, tek adayla bu seçim sürecini yaşamış olsaydık bahsedilen bu toplumsal birliktelik de başlamış olabilecekti. Ancak dokuz adaylı bir seçim süreci ve sonrasında siyasi partiler arasındaki kırgınlıklar, gerginlikler uzunca bir süre gündemimizi meşgul etti. Şimdi ise sanki bunların hiçbiri yaşanmamış gibi ağız birliği yaparak toplumsal birliktelikten söz etmektedirler.
Doğru olan şu dur ki böylesi bir toplumsal birlikteliğe bu coğrafyanın gerçekten ihtiyacı vardır. Ancak bunun söylemden eyleme dönüşmesi gerekmektedir. Siyasiler eğer bu söylemlerinde samimi iseler topluma da örnek olmaları gerekmektedir. Şu an önlerinde güzel ve büyük bir fırsat var. Şubat ayı içerisinde Kıbrıs Sorunu ile ilgili gayri resmi konferanstan söz edilmektedir. Uzun bir süre donmuş görünen Kıbrıs Sorunu yeniden uluslararası platforma taşınmak üzere. Gelin toplumsal birlikteliği sağlamak adına, siyasi tek bir irade ile gayri resmi konferansa katılalım. Hem toplumsal birliktelik söylemlerinizdeki samimiyeti görelim, hem de Doğu Akdeniz’de bizimde var olduğumuzu gösterelim.
Hani dilime doladığım MÖF şarkısı vardı ya! Şarkının sonu da şu sözlerle son buluyor. “Nasıl anlatsam, nereden başlasam, mmm... Kaç kişiydik o zaman bak, kaç kişi kaldık şimdi?”
Son sözlerimde, bu pandemi süresinde çalışan, toplumsal güvenliğimizi sağlayan sağlık çalışanları, güvenlik güçleri ve diğer tüm çalışanlara görevlerinde kolaylıklar dilerim. 
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner608

banner473