banner564

Nasıl başaracağız onu söyleyin

   Maliye Bakanı kamu çalışanlarının maaşlarını ve ek mesaileri ödemekte zorlanıyor…
   Sosyal sigorta emeklilerinin maaşları ancak bankalardan borç alınarak ödenebiliyor…
   Elektrik Kurumu ‘akaryakıt’ ve ‘malzeme eksikliği’ yüzünden sık sık kesintiye gidiyor…
   Sağlık bakanlığı da sürekli ilaç sıkıntısı yaşıyor…
   Tarım Bakanlığı, çam ağaçlarını kurutan böcekleri ilaçlayacak parayı bulamıyor…
   Kısaca sorunlar gittikçe artıyor…
   Bunları günlük yaşantımızda görebiliyoruz…
   Peki bu sorunlar ne zaman ve nasıl çözülecek?..
   Küçük ülkemizde siyasi istikrarsızlıkların bir sonucu olarak kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi yaratılmadığı için sorunları çözmek elbette kolay olmayacak…
   Sistem değişikliğine gidilmemesi halinde bundan sonraki süreç daha da kötü olacak…
   Hiç kimse “bir seçim daha yapılırsa bir şeyler değişecek” diye umutlanmasın…
   Mevcut sistemle her yıl seçim yapsanız da hiçbir şeyi değiştiremez, küçük ülkemizi düzlüğe çıkaramaz, insanımızı mutlu edemezsiniz…
   Türkiye size daha fazla para gönderse de sorunları çözemezsiniz…
   Daha çok para gelirse daha fazla istihdam yapılacak…
   Çünkü; burada seçim kazanma taktiklerinin başında istihdamlar geliyor…
   Üstelik bu istihdamlar ‘ihtiyaçlı alanlara’ yapılmıyor…
   Mesela; polis, hemşire ve doktor alınmıyor…
   Genellikle bakanlıklara, Elektrik Kurumu ve devletin kontrolündeki diğer kurumlara istihdam yapılıyor…
   Böylece devletin sırtındaki kambur daha da büyüyor…
 
Değişim nasıl olmalı?..

   Halbuki; bazı kararlı adımların atılması durumunda bu ülke çok iyi yerlere taşınabilir ve herkesin mutlu olacağı bir düzen yaratılabilirdi…
   İşte bunun için yapılması gereken ilk iş siyasi istikrarı sağlayacak bir seçim sistemine geçmektir…
   Bazıları ‘Başkanlık Sistemi’ni ‘diktatörlük’ olarak gösterebilir ve halka ‘öcü korkusu’ verebilir…
   Ne var ki; aynı adayı paylaştığımız Rumlarda Başkanlık Sistemi vardır…
   Başkan seçilen kişinin ‘diktatör gibi’ davranmasını engelleyen bir Anayasaları vardır…
   Başkan’ın ‘Başsavcı karşısında’ veya Meclisin oluşturduğu ‘Araştırma Komiteleri’ karşısında hesap verme zorunluğu vardır…
   Bakanların tümü parlamento dışı teknokratlardan oluştuğu için, icraatlarda bir sonraki seçimin hesapları yapılmıyor...

Peki siz ne istiyorsunuz?..

   Ama Rumlardaki sistemi de beğenmeyenler var…
   Peki nasıl bir yönetim şekli istiyorsunuz?..
   Şimdiki gibi parlamenter sistem mi?..
   Öyleyse küçücük bir ülkeyi 6 seçim bölgesine ayırmayın…
   ‘Tek bölge’ sistemini getirin…
   Ayrıca milletvekillerinin bakan olmasını engelleyecek hükümler koyun…
   Ama onu da yapamıyorsunuz…
   Çünkü milletvekilliğine aday olan herkesin aklında mutlaka bakanlık vardır…
   Seçimi kazandıktan sonra partisinin iktidara gelmesi halinde, aracılarla bakanlık girişimi yapacak; olmaması halinde istifa tehditleri yağdıracak…
   Sonra koalisyonlardan çekilme adımları atılacak…
   Bunun sonucunda 20 yılda bu ülke 14 tane Başbakan görecek…
   Kimisi 9 aylığına, kimisi 18 aylığına, kimisi 6 günlüğüne Başbakan olacak…
   Böylesi bir düzende bu ülkenin kendi ayakları üzerinde durabileceğine inanan bir Allah’ın kulu var mıdır?..
   Olabilir mi?.. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 1 yıl Önce

Sayın Akar yılların kötü Siyaseti ile batırdığımız KKTC ‘de değişim zaten olmuştur , Ekmek kapımız Güney Kıbrıs, İstikbal ve gelecek için Gençlerimizin kapısı Avrupa , KKTC ‘nin Avrupa’ya açılan kapısı Larnaka , iki yıl sonra ithalat kapımız dökülen Mağusa Limanı değil LİMASOL Limanı, KKTC’yi getirdiğimiz noktada değişimi görmeyenimiz mi var ! Dökülen Okullarımız , Hastahanelerimiz ile bakımsızlıktan dökülüp kaybolan Tarihi Eserlerimiz mi değişime uğramadı ! Dökülen yollarımız ve yok olan ormanlarımız mı değişime uğramadı ! Milli geliri yarı yarıya düşen pahalılıktan Et bile yiyemeyen Fakirleşen Toplumumuz’da mı değişiklik olmadı ! Kirletip batırıp talan ettiğimiz güzelim Ülkemiz mi değişmedi ! Gerçekçi olalım gerçek bir değişim görmek ister isek uzaklara değil de Güney Kıbrıs’a bir bakalım AB standartlarını yakalamış milli gelirini 30 bin Dolara çıkarmış tertemiz muazzam yolları çevresi ile 3 Milyon AVRUPALI TURİST çeken bir Güney Kıbrıs , içine düştüğümüz düzen ile geri dönüşü zor olan KKTC’deki değişim ile bugün kendimize soracağımız soru Kasası boş Devletimiz Maaşları nasıl ödeyebileceğidir !
“ Yerel Bankalarımız Kapıları Sağlam Tutun Ay Sonu Yine Kasası Boş Maliyemiz Geliyor !
FOR ever TRNC

Öz
Öz - 1 yıl Önce

Isıtıp, ısıtıp ayni yemeği önümüze koymak. Yine Başkanlık Sistemi. Yine Tek Bölge ve Teknokrat yönetim. Tümü demokrasiye ara verilen ara dönemler sistemi. Yani şimdi kapalı olarak yapılan, Biz seçeriz, Halk rey atar sisteminin daha Aleni şekli. Muktesebatı askıda olsa da, bir AB ülkesine, Otokratik Türki cumhuriyetler benzeri yönetim tavsiyesi.
Zaten ülkede Seçim Sistemi, var olan çürümüşlüğün, sadece yansıması. Öncelikle yurttaşlık bilinci var mı? Yurttaş olabilmenin şartı olan adaletli vergi var mı? Kirli paranın yasaklanması, nereden buldun yasası var mı? Sınırlar kontrol aktında mı? Gelen giden zapt-ı rapt altında mı? Kaçakçılık önlenebilmiş mi? Ülke kaynaklarının nüfusu ve gelenleri karşılaması mümkün mü? Ayağımızı yorganımıza göre uzatabilir miyiz? Altyapımız, kaynaklarımız nüfusumuza yetiyor mu? Bir devlet yurttaşlarından topladığı vergi ile ayakta durabilirken, toplanan vergi devlet giderlerini karşılayabiliyor mu?
Bütün bunlardan sonra seçim sistemine gelinirse, işlemeyen demokrasinin çözümünün otokrasi olmadığı Türkiye’de görülmüştür. Doğrusu, daha fazla demokrasidir. Merkezin yetkilerinin kısıtlanıp, Yerelin yetkilerinin artırılmasıdır. Seçim bölgelerinin azaltılması değil, halkın gerçek temsilcilerinin seçilmesini sağlayan seçim bölgelerinin artırılmasıdır. Kuvvetli, saraylı, külliyeli cumhurbaşkanlığı yerine, temsili halk içinde yaşayan cumhurbaşkanlığıdır.

banner471

banner473