‘Sorunlu’ ülkelerde yaşayan insanların gelecekle ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapabilmesi mümkün değildir…
Ne zaman, ne tür olaylarla karşılaşılacağı bilinemez…
Kıbrıs adası da ‘sorunlu’ yerlerden biridir…
İngiliz sömürge idaresinden kurtulup, bağımsızlığını ilan eden bir devletin 3 yıl içinde ‘kanlı saldırılarla’ yıkılmasını hiç kimse beklemezdi…
Ama oldu…
Bundan 11 yıl sonra Rumların ‘Anavatanı’ Yunanistan’daki Cunta’nın adaya asker gönderip, Makarios’u devireceğini ve Türkiye’nin adaya müdahalesine imkan tanıyacağını da kimse beklemezdi…
Ama o da oldu…
Önce darbe, sonra askeri müdahale…
Peki bugünkü duruma gelelim…
İki ayrı bölge olsa da ada üzerinde silahlanma yarışı devam ediyor…
İki toplum arasındaki ilişkiler bir türlü gelişemiyor…
Küçük etkinliklerin dışında ortak bir eylem yapılamıyor…
Birlikte ticaret, yayıncılık, yöneticilik gibi bir gelişme gören var mıdır?..
Elbette yoktur…
Çözüm olsa bile bunun kolay kolay gerçekleşebileceğini düşünmek aşırı saflık olur…
Çünkü iki toplum arasında çok uzun yıllardır devam eden ayrılık vardır…
Aşırı milliyetçi duyguları körükleyenler sayesinde özellikle Rum toplumunun çoğunluğunda ‘birlikte yaşam’ niyeti yoktur…
Çözüm nasıl olacak?
Öyleyse; bu adanın geleceği ne olacak?..
Bu şekilde bölünmüş olarak yolumuza devam edebilir miyiz?..
Rumlar açısından çok ciddi bir sıkıntı yoktur…
AB üyesi oldukları için milyarlarca Euro’luk destek alıyorlar…
Tanınmış devlet olmanın avantajından yararlanıyorlar…
Turizmden çok iyi gelir sağlıyorlar…
Ve yakın bir gelecekte doğal gaz gelirleri başlayacak…
Öyleyse; Kıbrıslı Rumlar açısından çözümün aciliyeti yoktur…
Tek korkuları Türkiye’nin, Kıbrıs’ın kuzeyine daha fazla nüfus yığması ve mülklerin yağmalanmasıdır…
Kuzeyde mülk satışları arttıkça, onların da üzüntüsü ve kuzeydeki yönetime karşı tepkisi artıyor…
Böylesi bir durum, ikili ilişkilerin gelişmesini de olumsuz yönde etkiliyor…
Kıbrıs sorununun çözümünü isteyenler, bugünkü durumu tarafsız gözle değerlendirmeli ve farklı projeleri hayata geçirmelidir…
En önemlisi; iki tarafın medyasında ‘düşmanlık ve nefret duygularını’ körükleyen yayınların önlenmesidir…
Daha çok sınır kapısı açarak, karşılıklı ziyaretlerin artırılması da önemlidir…
Ortak hastane, okul projeleri de öne çıkarılabilir…
Kuşkusuz; bunun için cesarete ihtiyaç vardır…
Rum siyasilerin çoğunluğu destek verirse, Türk tarafı daha kolay ikna olur…
AB ve BM onlara baskı kullanmalı ve ırkçı siyasetten vazgeçilmesi yönünde uyarmalıdır…
İyi haftalar…
Mr Oz bu attigin tuttugun seyleri seni istemeyen annan planini reddeden crans montanadan tuyen palikaryaya annan plani kabul edilmeden rumu ab ye uye yapmayacagiz diyenlere israil avukati josep e michael e sordun mu birak bos muhabbeti