Rum lideri Nikos Anastasiadis’ten sonra DİSİ partisinin lideri seçilen Averof Neofitu gerçekten ilginç bir adam...

   İkide bir kuzeye geçip, Kıbrıslı Türklerle görüşmeler yapıyor ‘Ortak vatan’ ve ‘güzel bir gelecekten’ söz ediyor...
   Güneye döndüğü zaman ise çok farklı bir insan oluyor...
   Londra’ya giderek, lobicilik faaliyetlerinde kullandıkları Kıbrıslı Rumlarla görüşürken şahinleşiyor...
  “Türkiye’nin tehditlerine rağmen doğal gaz sondajlarına devam edeceğiz” diyor...
   AB üyesi olan bir ülkede başka ülkelerin garantörlüğünün devam edemeyeceğini, yabancı askerlere de gerek olmadığını söylüyor...
  Önce garantiler ve askerler konusuna değinelim...
  AB üyesi olmuş bir ülkede terör örgütlerinin kurulması ve bunların askeri kamplarda eğitilmesi kabul edilebilir mi?..
   Edilmezse niye dağıtılmıyor?..
   Dağıtmak bir tarafa bunların siyasallaşmasına neden izin veriliyor?..
   Sabah, akşam adanın iki sahibinden biri olan Türk toplumuna karşı kin ve nefret duygularını ortaya koyan örgütlere yasalarla neden destek veriliyor?..
   Ve toplumlardan biri AB’ye rağmen bunu yapıyorsa, diğerinin ‘başka ülkelerden’ garantörlük istemesine neden karşı çıkılıyor?..

Doğal gaz paylaşımı 

   Kuzeye geçtiği zaman ortak çıkarlardan ve zenginleşmeden söz eden Neofitu, diğer yandan tek taraflı sondaj faaliyetlerine devam edileceğini söylüyor...
   Peki neden Kıbrıslı Türkler de sondajlarla ilgili kararlara ortak edilmiyor?..
   Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Başbakan Erhürman’ın ve Dışişleri Bakanı Özersay’ın defalarca “Kıbrıslı Türlerin de içinde olacağı bir şirket oluşturulsun” çağrısına neden olumlu karşılık verilmiyor?..
   Burada çok ciddi bir çelişki yok mudur?..
   Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 2 kurucu ortağından biri olan Kıbrıslı Türkleri dışlayarak atılan bu adımların insan haklarıyla da bağdaşmadığını Sayın Neofitu ve diğerleri bilmiyor mu?..
   Bırakın gazın paylaşımını, en devrimci liderleri Hristofyas’ın döneminde bile, yurt dışı gezilere gidilirken, heyet üyeleri arasında bir de Kıbrıslı Türk basın mensubunun bulunması yönündeki önerilere dahi olumlu yanıt veremedikleri unutulmuş değildir...
   O nedenle Rum siyasilerin artık ‘hayal üzerine’ konuşmaktan vazgeçmesi kaçınılmazdır...
   Hayali bırakıp gerçeklere dönmeleri doğru olandır...
   Bunu, birilerinin onlara söylemesinde fayda vardır...
   En başta AB söylemelidir...