banner564

Ne dediler, ne yaptılar, ne yapacaklar?

  Küçük ülkemizde sorunların giderek artmasını üzüntüyle izliyoruz…
  Bunların tümünü kısa sürede çözebilmeleri kolay değildir…
  Ancak ‘basit konulardan’ başlayarak, mesafe alabilmeleri mümkündür…
  Mesela; trafik kazalarının ve suçların asgariye indirilebilmesi için ‘yollarda denetim’ ve cezaların caydırıcı hale getirilmesi konusu vardır…
  Bunu yapmak için öncelikle ‘niyet’ olması lazım…
  Niyet varsa, personel eksikliğine rağmen denetimleri artırmak ve sonuç almak mümkündür…
  Polis örgütümüz bu konuda yoğun çaba sarf ediyor ama, haftada bir veya iki kez denetim yeterli olmuyor…
  Polise sürekli ‘taze kan’ takviyesi yapılmalıdır…
  Hem personel eksikliği giderilmeli, hem de teknolojik açıdan güçlendirilmelidir…
  Bir başka basit konu Resmi Hizmet Araçları’nın kullanımını asgariye indirmektir…  
  Ekonomik kriz yaşarken, Resmi Hizmet Araçları konusunda herhangi bir adımın atılmaması ayrı bir sorundur…
  Ruhsat, bakım, sigorta ve yakıt masraflarından kurtulmak için hiç olmazsa bu araçların yarısını sadece 5 dakikalık bir Bakanlar Kurulu kararıyla satmak da mümkündür…
  Ama bu konuda bir türlü adım atılmadı…

Hayvan hastalıkları

  Rum kesiminde hayvanlara ‘AB standartlarına göre’ 8 kat fazla antibiyotik verildiği açıklandı ve bu açıklama sonrasında tarım bakanlığı krize girdi...
  Ya bizde?..
  Bizdeki miktarı kimse bilmiyor...
  Denetleyebilmek için hayvan ilaçlarının veteriner kontrolünde satılması gerekiyor...
  Fakat buna uyulup, uyulmadığı bilinmiyor?..
  Bir yıl içinde ne kadar reçete yazılmış, ne kadarı reçetesiz satılmış o da bilinmiyor…
  İşte bu durum hayvanlar gibi insan sağlığı açısından da son derece önemlidir… 
   Hayvanlarda Brucella ve çiçek hastalığı gibi sorunların yaşandığı biliniyor…
   Sıkı bir denetleme ile bu sorunu büyük ölçüde ortadan kaldırmak mümkündür…
  Mezbahalarımızın mikrop yuvası olduğunu eski bir belediye başkanının söylediklerine dayanarak sık sık ortaya koymuş ve Rumların yaptığı gibi önlem alınması üzerinde ısrarla durmuştuk…
  “Güneyde 120 mezbaha kapatıldı, sadece 2 modern tesis bırakıldı” diyerek, kuzeyde de aynısının yapılmasını önermiştik…
  Peki sonuç?..
  Sonuç yok…

Böyle devam edemeyiz

  KKTC’deki et ve süt ürünlerinde çok ciddi sıkıntılar vardır...
  Sağlıklı beslenme konusunda da öyle…
  Gıda ürünlerini yeterince denetleyemiyor, zehirli ürünler konusunda caydırıcı cezalar veremiyoruz…
  Diyetisyen sayımız artmakla birlikte, obezite hasta sayımız da artıyor…
  Burada bir çelişki yok mu sizce?..
  Beslenme alışkanlıkları, mangal patlaması, alkol tüketimi artarken, sağlık sorunlarımız da artıyor…
  Bu konuda sadece sağlık uzmanlarının değil, aile büyüklerinin de önemli sorumlulukları vardır…
  Özellikle gençleri ‘hazır yemek’ alışkanlığından kurtarmak şarttır… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 6 ay Önce

KKTC devleti Sağlığımızı çok düşünüyor ise öncelikle yıllardır Ülkemize zehir saçan Teknecik santralına Bir Filtre koyması gerekmiyor mu yani !! Erken teşhis hayat kurtarır diyen Sağlık bakanlığımız Ülkemize zehir ve Kanser saçan çağ dışı Teknecik için niye harekete geçilmiyor acaba ? Örtülü Örtüsüz ödenekler ile boşa kürek çekmek için uçaklar dolusu seyahatler ve heba edilen paralar neden Sağlığımız için kullanılmıyor acaba ? Yediğimiz gıdalardan içtiğimiz Sulardan Soluduğumuz Havadan ilaçsız ve Doktorsuz KKTC için söylenecek tek şey ise “ LİVİNG İN TRNC İS BAD FOR YOUR HEALTH ( KKTC’de Yaşamak Sağlığa Zararlıdır) olmalıdır .

Öz
Öz - 6 ay Önce

1974 de Üniversite öğrencisi idik. Temmuzda tatil ve ailemizi görmek için Kıbrıs gelmiştik. Şansın Makarios’a darbe yapınca, seferberlik oldu, bizi mücahitliği çağırdılar. Kısa eğitim ile siperlere gönderdiler. Türkiye çıkarma yapınca çatışmalar başladı, arkadaşlarımızdan kimisi şehit oldu, kimisi yaralandı. Esir düşenler kamplara götürüldü. Ateşkes olunca feribotla üniversiteye döndük.Çok büyük heyecan içerisinde idik. Dağ başını duman almış marşı ile feribottan inip tahsilimize devam ettik.Artık 1963 den beri devam eden makus talihimiz dönmüştü. Hiç bir şey yokken, her şeyi, adanın zenginliğini ele geçirmiştik. Seneye 50 yıl geçmiş olacak. Bu mücadelede yer alanların çoğu, anneler, babalar, bebeler, dedeler, komşular, akrabalar bir anlaşma bekleye bekleye, toprak oldular.Bir çoğu yadellere göçtüler. Gelinen noktada, hiç bir şey başarılamadı. Hatta 1974 öncesi işleyen toplum mekanizması da berbat oldu. Birlik beraberlik dayanışma kalmadı.İnsanlarımız yabancılaştı. En önemlisi insanımızda bir umut da kalmadı.İnsanlarımız devamlı kan kaybediyor. Tam bir dibe vurmuşluk halinde ve çaresizlik içindeler. Kan kaybeden toplum eğer çözüm olmazsa maalesef tükenecek.

Mehmet hasan
Mehmet hasan - 6 ay Önce

Reşat bey yeni tarim dairesi mudurumuz hayirli olsun

Mehmet hasan
Mehmet hasan - 6 ay Önce

Ünal beyimizin 30 lu yaşlarda tarımsal arastirma dairesi müduru yaptiği ve 10 yıla yakindir evinde MÜŞAVIR olan ve muhtemelen müsteşar emekliliğine hazirladiği kardeşi çocuğu..

banner471

banner473