banner564

Ne değişti ki?              

  KKTC’nin ilan edildiği 1983 yılına ait gazetelerin arşivlerine göz gezdirince, son 37 yıldan bu yana aynı sorunların gündemimizde yer aldığını görmek insana büyük bir üzüntü veriyor...
  Çok sayıda hükümet değişikliği yaşadık...
  Çok sayıda siyasetçi Başbakan, bakan, milletvekili oldu...
  Ancak ülke gündemi değişmedi...
  Uyuşturucu, trafik kazaları, hırsızlık, et kaçakçılığı, soygun, şiddet, darp ve siyaset krizleri, peşkeşler, yatırımcıya eziyet, pahalılık, geçim sıkıntısı, tayin ve terfilerde yaşanan torpiller...
  İnanın, 37 yıl önce bunların hepsi KKTC’nin gündeminde vardı...
  Bugün hala gündemde yer almaya devam ediyor...
  Et kaçakçılığı, diğer sorunların yanında en hafifi olarak görülebilir...
  Ancak; üretim konusundaki başarısızlığımızı göstermesi açısından önemlidir…
  İnsanlar neden güneye geçip, oradan et alıyorlar?..
  Bunun tespitini doğru yapmalıyız...
  Güneyde bir kilo kuzu eti 40-50, kuzeyde 80-120 TL’ye satılıyorsa insan ucuz olanı almaz mı?..
  Kuzeyde bir kilo dana eti 55-60 civarında iken, Metehan Sınır Kapımızın tam 50 metre ilerisindeki markette 40 liraya satılırsa, özellikle çok et tüketenler ucuz olanı tercih etmez mi?..
  Peki bizde et neden pahalı?..
  Hayvan üreticileri 37 yıldan beri kasapları suçluyor...
  “Bizden okka ile satın alıp, kilo ile satıyorlar” diyerek, pahalılığın sorumlusu olarak kasapları gösteriyorlar...
  Kasaplar ise bu iddiayı reddediyor...
  Peki, üretici ile kasapları bir araya getirip de bu ‘dünya sorununu (!)’ çözmek çok mu zor?..
  Hükümet edenler ‘yapılamayacak işler konusunda’ halka bir yığın sözler vereceklerine, yapılabilecek basit işlerle neden uğraşmıyorlar?..
  Etin fiyatını pahalı tuttuğumuz sürece, asgari ücret tartışmasından kurtulamayacağımızı ne zaman anlayacağız?..
  Maaş ve ücretleri artırarak, üretim maliyetlerini sürekli yükselttikçe, dünyanın en pahalı ülkesi haline geldiğimizi ne zaman göreceğiz?..
  Ülkemizde elektrik, su, nakliye ücretleri çok yüksek...
  Peki neden?..
  Yüksek maliyetli üretim yapılmasından dolayı değil mi?..
  En pahalı elektriği biz üretiyoruz...
  En fazla istihdamı bizler yapıyoruz...
  Sonrasında maaşları ödemekte zorlanan bu kurumlar halka kazık atmaya başlıyor...
  Elektriğe, suya, süte zam üstüne zam yapıyorlar...
  Bugün Türkiye’den 2 lira 30 kuruşa satın alınan suyu bazı belediyelerin 7 liraya satmasının ana nedeni borulardaki çatlaklar, aşırı istihdamlar ve maaş ödemeleri değil midir?..
  Siyasiler ve sendikalar bu gerçekleri görmezden gelerek, 35 yıldan beri popülizmle bu ülkeyi yaşanmaz hale getirdiler...
  Çalışanlar, yatırımcılar, hayvancılar, taşımacılar, emekliler, engelliler, toplumun hemen tüm kesimleri ülkemizin bu kadar pahalı hale gelmesinden dolayı mutsuzdur...
  Öyleyse basit sorunları çözerek halkı mutlu etmenin yollarını bulmalıyız…

YORUM EKLE

banner471

banner474