banner564

“Ne idik, ne olduk, ne olacağız?”

Yıllardır düşe kalka değerler oluşturduğumuz bir gerçek. Ancak oluşturduğumuz bu olumlu değerler, dünyada siyasette, ekonomide, demokratik yaşamda yeni parametreler oluştuğunda, bu oluşturduğumuz değerlerin olumlu olanlarını; yeni şartlara taşıyıp, büyütemedik.
Soğuk savaş koşullarında, her şeye kuşku ve düşmanca bakan anlayışa karşı, içte demokratik değerleri, adaleti, özgürlüğü, bağımsızlığı cesaretle savunan insanlarımız vardı. Olumsuz koşullara karşın bu cesaretli durum, olumlu değerlerin üremesini sağladı. Ancak bu olumlu değerleri, soğuk savaş bittikten sonra yeni şartlara taşımakta zorlandık. Çünkü biten soğuk savaşa karşın, egemen olanların bakışı özde değişmedi. Aynı şey Avrupa’da, AET’den, AT’a ve ondanda AB olgusuna dönük gelişmeler olurken de yaşandı. “Onlar Ortak, Biz Pazar” mantığı ile buna bakıldı. Böylece dünyada ve Avrupa’da parametreler yine değişirken, aynı hata yapıldı.
Bu süreç bizde ve Türkiye’de 2002 ile 2011 arasındaki farklılaştı. Gerek AB’ye gerekse Kıbrıs sorunun çözümüne dair bu süreçte gerçekleşen olumlu uyum, çok değeri topluma ve Türkiye’ye kazandırdı. Yüksek enflasyon düştü. Türkiye ve biz düşük enflasyonda, TL’den sıfırlar atılarak, YTP ifadesi ile TL’nin değer kazandığı ve dövizin düştüğü koşullarda ekonomi büyüdü. Halkın alım gücü arttı. Kamunun ve özel sektörün yatırımı bereketli bir hale döndü. Düşünün ki 2004- 2009 arası KKTC’de yatırım oranı GSMH % 20’si kadar oldu. Kişi başına düşen milli gelir, 4 bin dolardan 16 bin dolara çıktı. Dış politikada Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk toplumunun prestiji arattı. Saygınlık gelişti.
Ancak 2011 sonrası bu dönemde oluşan yeni olumluluklar, dünyada globalizmin getirdiği yeni koşulların olumlu ve olumsuz şartlarına taşınamadı. Böylece ağır ağır bu yeni şartlarda dışta yalnızlığa, içte ise ekonomik, demokratik hukuk devleti ilkelerinde yeniden eski soğuk savaş döneminin olumsuz mantığına geriledik.  Nükseden eski mantık, dünyadaki değişimler nedeni ile bizi tam yalnızlığa itti. Ekonomide bizi yeniden yüksek enflasyon, döviz krizi ve aşırı pahalılıkla en zor şartlara sürükledi.
Bugün halkımız Sterling, Euro, Dolar topuzu ile dövülerek, pahalılık cehenneminin ateşinde yanmaktadır. Halk bu pahalılık cehenneminde yanarken; Kuzey Kıbrıs, Kıbrıslı Rumlar için Ucuzluk Pazarı oldu. Ne büyük başarı? Milliyetçi söylemler eşliğinde, Kuzey Kıbrıs kendi vatandaşı için pahalılık cehennemi olurken, Kıbrıslı Rumlar için ucuzluk pazarı oldu. 
İşte bu hal şimdi aynı zamanda yıllardır bu toplumun ve halkın nesilden nesile geçirdiği bütün olumlu demokratik ve ahlaki değerlerinde erimesine yol açıyor. Her gün yeni şiddet, soygun, yolsuzluk, suistimal, uyuşturucu ve siyasette de en ilkel soğuk savaş söylemlerine şahit oluyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız siyasi ve ekonomik çıkmaz, bunun en somut göstergesidir. 
 Pandemi koşullarında Güneye bakın. Ekim 2020’de Larnaka ve Baf havaalanlarından, 1 milyonu aşkın yolcu geldi. Yani Ağustos ayını geçti. Denizcilik alanında ise AB’ye girdikleri 2004 yılından itibaren örneğin 2012’de 100 olan Denizcilik şirketlerinin sayısı, günümüzde 275’e çıkmış. AB’ye girdikleri 2004’ten günümüze, “Kıbrıs Cumhuriyeti” bandırasına sahip ve çoğu açık deniz gemisi olmak üzere gemi sayısı bin 750 oldu. Gemilerin tonajı ise, 25 milyon grostona çıktı. Bu ciddi artış ise tonaj vergisi ve diğer ekonomik gelirlerde turizm yanı sıra ciddi bir değer getirdi.
Yani Güney, yarattığı olumlu değerleri değişen dünya koşullarında, AB üyelik şartlarının getirdiği yeni parametrelerin içine taşıdı. Ama biz 2002 ile 2011 arasında geliştirdiğimiz ekonomik, siyasi, demokratik, insani değerleri bırakın geliştirmeyi, bunları aksine erozyona uğrattık. Bu nedenle biz, son 5 yıldır gittikçe daha da şiddetli bir hal alan siyasi, ekonomik krizler içinde debeleniyor ve değerlerimizi erozyona uğratıyoruz. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Halit kondo
Halit kondo - 2 yıl Önce

Kıbrıs halkı olarak 74den önce hiçbirşeydik 74 den sonra hiçbirsey olduk 2021 de yine hiçbirşeyik kısacası hiçbirşeyiken hiçbirsey olduk

Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

TC yi yönetenler Kıbrıs konusunda dürüstce ne halt edeceklerine karar vermez günlük politikalara çıkarlara göre fırıl fırıl dönüp dururlarsa dün Annan bugün iki devlet deyip KKTC yi masada bir koz olarak görmeye devam ederlerse bir halt olmaz

banner608

banner473