Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü, her iki toplum açısından ‘bazı hususlarda’ zarar vericidir...
Kıbrıslı Türkler açısından en önemli sorun uçuşlarda yaşanan sıkıntı ve AB standartlarından uzak bir yaşamdır...
Doğrudan uçuş olmadığı için, Larnaka’yı kullanamayanlar açısından seyahatlerde ciddi sıkıntılar yaşanıyor…
Ya uçak bulunamıyor, ya da aktarma ve saatlerce bekleme sorunu ve ciddi fiyat farkı yaşanıyor…
Yerlilerden fazla dıştan turist getirenler bunun zorluklarını yaşadıkları için hedeflenen rakamlara ulaşamıyorlar...
Rum tarafı yaşadığımız sıkıntılara bakarak, kendi çıkarını da ön planda tutarak bizlere yeniden ‘Maraş’a karşılık Ercan’ önerisini sunmuştu…
KKTC yönetimi bunu iyice değerlendirmeden ‘bir tuzak’ olarak niteledi ve reddetti…
Maraş’ın Vakıflar’a ait olduğu iddiası yeniden gündeme getirildi…
Birleşmiş Milletlere güven duyulamayacağı ve ‘kendi alanımızda olan’ Ercan’ın statüsünün değiştirilemeyeceği vurgulandı…
Öyleyse; ya ambargolardan şikayet etmeyeceksiniz; ya da Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması için sizler de atak yapacaksınız…
Sağlıkta yaşadıklarımıza bakın
Bir başka önemli sorun ise sağlıkta yaşananlardır…
Kuzey Kıbrıs’taki hastanelerde yeterli sayıda uzman doktor yoktur…
Uzman doktor olmayınca, pratisyen doktorlar ‘yanlış teşhisler’ koyabiliyor…
Yanlış teşhisler veya teşhis koyamama sorunu yüzünden can kayıpları yaşanabiliyor…
Aylardır eczanelerde ilaç sıkıntısı yaşandığı halde bu soruna çözüm getirilemiyor…
Ercan Havaalanında ambulans olmadığı için kriz geçiren yolcular hayatını kaybedebiliyor…
İşin özeti hem sorumsuzluk var, hem de beceriksizlik…
Sadece siyasilerde değil, sivil toplum örgütlerinin ezici bir çoğunluğunda ‘hayati konularla ilgili’ heyecan ve icraat yoktur…
Kıbrıslı Türkler açısından bir başka şikâyet konusu da yaşam standardının kötü olmasıdır...
Yollar, parklar, aydınlatma, trafik düzeni, kaldırımlar, üretim kalitesi, denetimli gıda satışları gibi...
Sorumlusu biz değil miyiz?
Fakat; yıllardan beri kuzeyde yaşadığımız bu tür sorunların bir tek sebebi vardır...
O da kötü yönetim...
Yani tüm suçu çözümsüzlükte aramak yerine kendi ihmallerimizi de tahlil etmemiz gerekiyor...
Büyük paralar harcanarak inşa edilen modern mezbahanın hala açılmamış olmasının sorumlusu çözümsüzlük olabilir mi?
Bir başka rahatsızlık ise adli olaylarla ilgilidir...
Uyuşturucu, cinayet girişimi, şiddet, tecavüz, hırsızlık, soygun ve yolsuzluk olaylarının artması hepimizi üzüyor...
Bunların asgariye indirilmesi için polisin çok daha etkin bir konuma getirilmesi gerektiğini bıkmadan, usanmadan savunuyor ve yetkilileri uyandırmaya çalışıyoruz...
Ayrıca mahkemelerin daha hızlı bir şekilde çalıştırılması için en ciddi uyarıları yapmaya devam ediyoruz...
Ne var ki; geçerliliğini yitirmiş yasalar değiştirilmediği sürece bu sıkıntılar son bulmayacak...
Daha da artacak...
Ülkesini ve halkını seven herkesin önceliği bu küçük ülkede adaletsizliklerin üzerine yürümek, çürümüş yasaları değiştirmek ve üretken bir toplum yaratmak için reformları hayata geçirmek olmalıdır…
Maraş BM kontrolüne verilip Rumlar’a açılsın. Karşılığında hava limanı BM kontrolünde uluslar arası uçuşlara açılsın teklifini uygun buluyormusunuz? Yani her ikisini de Rumlar’a teslim etmek anlamına geliyor. Tıpkı Taksim sahası gibi sizi içlerine sokmayacaklar.
Maraş neden kapalı bölge? Maraş’ın sınırında Rum var mı? Denktaş hiç BM gözetimi istemeden, Ercan’ı değil de, neden Lefkoşa hava alanının açılmasını önerdi? TMK ile Türk tarafındaki yüzde seksen Rum malının parası nasıl ödenecek? Ruslara Araplara satılarak ödeyebiliyor mu? Taksim sahası Rum tarafında mı? Yoksa Türk tarafında mı kalıyor? Ercan BM gözetiminde açılınca nasıl Rumlar’ın oluyor? Rumlar mı işletecek? Çalışanlar Rumlar mı olacak? Maraş, Mağusa limanı ve Ercanın açılmasından kimler fayda görecek?