Kuzey Kıbrıs’ın, Rumlardan kalan okulları dökülüyor…
Aradan yarım asır geçtiği halde bu okulların gerekli bakım ve onarımı yapılmadı…
Öğrenciler için kafeterya yapılmadığı gerekçesiyle ‘tam gün’ eğitime de geçilmedi…
Hemen herkesin üniversiteli olduğu bu ülkede eğitimin kalitesi dibe vurdu…
Mezunların büyük bir çoğunluğu meslek sahibi olamadı…
Yabancı lisan deseniz sıfır düzeyinde…
Genel kültürü hiç sormayın…
Binde biri gazete ve kitap okumuyor…
Meyhane, club, disco yetmez mi?..
Sahte bir düzen üzerinde yürütülen sahte siyasetin yarattığı sonuçlar nedeniyle Rumlardan kalan okulların depreme dayanıklı olmadığı açıklandı…
Sonrasında veliler çocuklarını okula göndermedi…
Bunun üzerine Milli Eğitim bakanlığı ‘çadırda eğitimi’ keşfetti…
Üstelik; meteorolojinin önceden ‘yağış uyarısı’ yaptığı bir haftada çocuklar çadırlara taşındı…
Böylece daha ilk günden çadırlar derslik değil, çamur tarlası oldu…
Saldıran saldırana
KKTC ekonomisinin kağıttan kale olduğu yıllardan beri söylendiği halde, herhangi bir önlem alınmadığı için KKTC bütçesinin yüzde 85’inin maaşlara harcandığını bilmeyen yoktur…
Benzeri olmayan bu durumun sürdürülemeyeceğini de bilmeyen yoktur…
Buna karşın “gittiği yere kadar” denilerek, hemen tüm kesimler bu sistemden yararlanmayı tercih etti…
Gelinen noktada, KKTC’li çocuklar, tıpkı 1963’te olduğu gibi çadırlarda eğitime yönlendirildi…
Şimdi hemen herkes bu duruma tepki göstererek, hükümeti yerden yere vuruyor…
Olur mu böyle bir şey?..
Olur işte…
Olmaması gerekirdi ama, olması için herkes elinden geleni yaptıysa, sonuçlarına katlanacağız…
Çadır yerine geçici bir süre DAÜ’nün konferans salonları, bazı örgütlerin binaları, belediyelerin kültür-sanat salonları kullanılamaz mıydı?..
Bal gibi de kullanılırdı…
Ya da sağlam okullarda öğleden sonra eğitimi?..
Ama kimse bunu önermeye cesaret edemedi…
Neden mi?..
Öğretmenlerin büyük bir kısmı öğleden sonra ya dershanede, ya da evde ders veriyordur da onun için…
Sendika direnişe geçer de onun için…
Siyasiler de bu direnişlerden korktukları için…
KKTC’de yaratılan düzen işte böyle düzen…
Bugüne kadar hemen herkesin destekleyip, ayakta tuttuğu düzen…
Bataklığın içinde yüzerken bile lüks yaşama sarılmanın sonucu değil midir ana sorun?..
Öyleyse yüzmeye devam…
Sayın Akar , her şeyi bitirip batırdığımiz KKTC’de geldigimiz bu Çadırlı günlere iyi günlerimiz diyebiliriz ! Ganimet düzeni ile kurduğumuz KKTC ‘de başımızı dizimizi döveceğimiz günler ise yakındır ! Kırk yılda yakıp yıkıp bitirdiğimiz tüm zenginliklerin bedelini ödeme zamanımız gelmiştir, kasası boş parası olmayan Maliyemiz kesintili maaşlar dönemine zaten girmiş durumdadır ! KKTC’yi getirdiğimiz noktada tek gelir kapımız olan ve birleşmeye yönelik açılan geçiş kapılarının kolaylaştırılması ve Güneyle yeni geçiş kapılarının açılmasına karşı çıkan Milliyetçi Liderlerimizin milli nutukları da artık fayda etmiyor ! Bugün Toplumumuzun Sorması gereken soru ise
Bugüne kadar Neyi Ektik Ki Onu Biçebilelim ?