banner564

Ne yaptık, ne diyor?

 KKTC’nin bir yayın kuruluşu RTÜK tarafından susturuluyor…
 O yayın kuruluşuna lisans veren ve ‘denetlemeden sorumlu olan’ KKTC Yayın Yüksek Kurulu’nun bundan haberi olmuyor…
 Tabi ki; Yönetim Kurulu’nun haberi olmuyor…
 Ancak kurum içinden birilerinin RTÜK’le ‘gizli yazışmalar’ yapıp, yapmadığı ayrı bir mesele…
 Bunun araştırılıp ortaya çıkarılması elbette bizlere düşmez…
 Yayın Yüksek Kurulu Başbakana bağlıdır…
 Başbakan, soruşturma yapmaz ve gerçekleri ortaya çıkarmazsa, halkımıza ‘dürüst hizmet sözü’ veren Başbakan Yardımcısı vardır…
 Bekliyoruz…
 RTÜK’ün ‘yıldırım hızıyla’, doğrudan ceza verme yetkisi olmadığı halde Diyalog TV’nin uydu yayınlarını durdurmasının ardındaki nedeni ortaya çıkarma konusunda Sayın Özersay’a ve dürüst siyaset sözü veren herkese görev düşüyor…

Bakınız ne diyor?

 Başbakan Ersin Tatar; aynı zamanda TV sahibi biri olarak, Diyalog TV’ye yönelik ‘planlı saldırıları’ kınamak yerine, dün bir açıklama yaparak ‘cezayı destekler’ pozisyona giriyor…
 Ne kadar üzücü…
 “Kararı ben de medyadan öğrendim” diyor ve şu sözlerle dikkat çekiyor:
 “Demokrasi, insan hakları, Anayasal özgürlükler bizler için esas ve vazgeçilmezdir ama bu kişi ve kuruluşlara başkalarına hakaret etme, Anayasa ve yasaların dışına çıkma hakkı sağlamaz.”
 Bu söz ne anlama geliyor?..
 Diyalog TV kapatıldı ama; anayasa ve yasaların dışına çıktığı için kapatıldı…
 Ya da başkalarına hakaret edildiği için…
 Böylesi durumlarda ‘aynaya bak’ sözü aklınıza gelmez mi?..
 Bizim aynada puslu herhangi bir şey yoktur…
 Bunu açıklıkla söylüyoruz…
 Yaptıklarımıza, yapacaklarımıza güveniyoruz…

Sorun Besim Bey mi?..

 Sayın Başbakan burada, Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Besim Tibuk’un bir programda söylediklerinin Türkiye’de rahatsızlık yarattığına dikkat çekmek istiyor…
 Besim Tibuk’un Türk milleti için yaptıklarını hiç araştırmadan…
 KKTC için yaptığı yatırımları hiç dikkate almadan…
 KKTC’nin sosyal kurumlarına yönelik yardım severliğini unutarak…
 KKTC’ye mali yardım aktarılması için harcadığı çabaları görmezden gelerek…
 Demokrasiye ve hukuk ilkelerine bağlılığının bir göstergesi olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde yargılanarak cezaevine gönderilen Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı ‘cesaretle ziyaret eden’ ve demokrasinin kazanacağını belirterek destek beyan eden ilk siyasetçi olduğunu göz ardı ederek…
 Bir de aynanın öteki tarafındakilere bakmalı Sayın Başbakan…
 Başta kendi yayın kuruluşuna…
 Kayıtları incelemesinde ve Türkiye için nelerin söylendiğine bakmasında fayda vardır…
 
Dersler çıkarılmalı

 Sayın Besim Tibuk’un da artık bu yaşananlardan bir ders çıkarması ve siyasi içerikli konuşmalardan vazgeçmesi gerektiğini söyleyenler vardır…
 Nitekim kendisinin de “Ne kadar iyi niyetli olursanız olun… Bir saatlik konuşmanın sadece bir bölümünü alırlar ve bunu sizi cezalandırmak için kullanırlar” diyen dostlarına bu sözü verdiğini biliyoruz…
 Besim Bey, binlerce insana istihdam sağlayan; KKTC ekonomisine en yüksek vergileri ödeyen, KKTC’nin iç piyasasından milyarlarca liralık malzeme alımı yapan; turizmi ve dünya tarihini çok iyi bilen değerli bir insandır…
 Hayatın her anı yeni bir tecrübedir…
 İhanetin ne olduğunu en iyi bilenlerdendir…
 KKTC’ye yapmış olduğu yatırımların kıymetini er veya geç herkes anlayacak…

Bir teşekkür borcu

 Sadece kendi anama değil…
 Diyalog TV’nin karardığı andan itibaren, telefonla arayan, ofisimize kadar gelip çiçek getiren ve duygularını gözyaşı dökerek aktaran tüm analara…
“Bizim moralimiz, güvenimizdi… Biz şimdi ne yapacağız?” diyerek, yaşadıkları şoku anlattıkça akan gözyaşları da çoğalıyordu…
 Evet Diyalog; analarımız için, babalarımız, kardeşlerimiz, gençlerimiz için bir nefesti…
 Hayvancılar Birliği başkanımız Mustafa Naimoğulları’nın dediği gibi; köylünün, çiftçinin, hayvancının sesiydi, umuduydu…
 Çok sesliliğin, tarafsız haberciliğin, toplumsal dayanışmanın en büyük destekçisiydi…
 Ulusal çıkarların savunucusu, güçlü bir devlet yapısının oluşması için yol göstericiydi…
 İnsanlara belden aşağı vurma, menfaat karşılığında yayıncılık yapma veya herhangi bir kesimden çıkar sağlayarak yayıncılık yapma özelliği yoktu…
 Oturduğu yerden haber yapmak yerine, adanın her karış toprağını adım adım gezerek, köylünün, çiftçinin, hayvancının, üreticinin ayağına giden bir yayıncılık ilkesi vardı…
 Halkımızla bütünleşti…
 Bunlar elbette ki bazı çevreleri rahatsız edecek, onları bir takım ‘tezgahlara’ zorlayacaktı…
 Kapalı kapılar ardında toplantılar yaparak “ayaklarını nasıl kaydırırız” planları yaptıkları zaman zaman kulağımıza gelse de bunları önemsemiyorduk…
 Ama onlar kararlıydı…
 Saldırı ve iftira kampanyasıyla bizleri susturacakları hayaline kapıldılar…
 Şimdi sıra bu oyunları bozmaya geldi…
 Bekliyoruz…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Serdar Toga
Serdar Toga - 4 yıl Önce

Sevgili Reşat bey, bir Türkiye vatandaşı olarak, özgürlükler konusunda 150 küsür bir sıralamada olduğumuz malesef biliniyor. İnanılır gibi değil, en iyi düşünürlerin yazacak mecrası dahi kalmadı, bu da sizin de en iyilerden olduğunüzun malesef bir göstergesi gibi ...Demoklesin kılıcı en güzel başların üzerinde -yine malesef- sallandırılırken, lütfen alternatif bir yöntem (farklı bir yayın, uydu gibi) ile daha özgür bir şekilde yayıncılığınızı sürdürün ve biz sizi sevenler olarak bunun maddi ve manevi yükünü hep beraber omuzlayalım, Allah'a emanet ... Serdar.

Fatma uzunoglu
Fatma uzunoglu - 4 yıl Önce

Tum dualarimla durumun duzelmesini ve Diyalog tv nin yeniden yayın yapmasini arzu etmekteyim

banner608

banner474