banner564

Ne zaman değişeceğiz

   Küçük ülkemizin önemli sorunları vardır…
   Yağmur yağdığı zaman felaket yaşamaktan korkar duruma gelmek sorunların en önemlisidir…
   Uzun yıllar üreticiye kuraklık parası ödemek zorunda kalan küçücük bir ülkenin yağmurdan korkması ne demek?..
   Neden bu hale geldik?..
   Yağmur bizleri neden korkutuyor?..
   Geçmişin ve bugünün siyasileri bunun nedenlerini gayet iyi biliyor…
   Dere yatakları üzerinde inşaat yapılmasına izin verdiler…
   Bu ülkede plansız bir şekilde taş ocağı patlaması yaşandı…
   Kuzeydeki inşaatlar yetmezmiş gibi, gün geldi güneye çakıl, kum satışları yapılmasına göz yumuldu…
   Bir avuç insanı servet sahibi yapma pahasına dağların oyulmasına fırsat tanındı…
   İşte o yüzden suya hasret bir ülke şimdi yağmurdan korkar hale geldi…
   Kent ve köylerde, bırakın sel felaketine karşı önlem alınmasını, normal bir yaşam için dahi gerekli önlemler alınamıyor…
   Yeşil alanlar yok edilmiş, kaldırımsız, aydınlatmasız yaşam yerleri yaratılmış…
   Halen birçok köyümüzde ağıllar ve evler komşu vaziyette…
   Narenciye ve patates üretiminde gerileme var…
   Hayvancılar ciddi sorunlarla boğuşuyor…
   Son günlerde en önemli sorun ise hayvanlara Aflatoksin hastalığının bulaşmış olmasıdır…
    Sütlerimizin sorunlu olduğunu bizzat üreticiler ve Tarım Bakanı açıklıyor…
   Aflatoksin adı verilen hastalık yüzünden ‘kontrol edilebilen’ sütlerin önemli bir kısmı ovalara dökülüyor…
   Kontrol edilemeyenler bir şekilde midemize iniyor…
   Bu hastalığın kanserojen etkisi olduğunu ve insan sağlığını tehdit ettiğini bizzat yetkililer itiraf ettikten sonra, psikolojimizin ne durumda olduğunu anlatmaya gerek var mı?..

Siz konuşmaya devam edin

   Geçtiğimiz hafta sel felaketi yaşayan köylerde bazı evler ve araçlar kullanılamaz hale geldi…
   Bu insanlar perişan vaziyette kendilerine uzatılacak bir yardım eli bekliyor…
   Varlıklı insanlarımız “Bu devletin sorunu bana ne” diyebiliyor…
   Devleti yönetenler ise bir kısır döngü içerisinde…
   İktidar kanadı bakanlıkların ve kamu kuruluşlarının bütçesini Meclisin genel kuruluna sunuyor…
   Genel kuruldaki muhalefet kanadı ise ‘oyalama taktiği’ çerçevesinde konuşma üstüne konuşma yapıyor…
   Meclis birleşimi sabah saat 03.00’e kadar devam ediyor ve oy kaygısı olan hükümet üyeleri ne evlerine gidebiliyor, ne de bakanlıklara…
   Bakanların masasında birikmiş dosyalar duracak…
   Acil karar gerektiren raporlar da duracak…
   Ama bütçe üzerine konuşma yapılacak diye herkes bir salonda sabahlayacak…
   Size göre bu bir demokrasi hareketi midir?..
   Yoksa demokrasiyi yozlaştırma, ülke yönetimini komedi tiyatrosuna çevirmek midir?..
   Allah aşkına bu oyuna bir isim bulalım ve sonlandırma cesareti gösterelim…
  Efendim bir önceki hükümet döneminde muhalefet olan şimdiki iktidar mensupları da saatlerce konuşma yaparak kendilerine engel olmuş…
   Onlar ne yaptıysa biz de yapacağız…
   Olacak şey mi bunlar?..
   Üzerimizde pantolon kalmadı…
   Ayakkabıların altında delikler oluştu…
   Yağmur suları içimize giriyor…
   Bizler de bütçe görüşmesi adı altında her gün 12 saatlik konuşmalarla zamanı boşa harcıyoruz…
   Yazık, günah değil mi?..
   Gerçekten freni patlamış bir otobüsün içinde bir yerlere gitmeye çalışıyoruz…
   Son derece tehlikeli bir durum…
   Hayırlı Cumalar… 

YORUM EKLE

banner471

banner474