banner564

Numan Kurtulmuş ve NATO Zirvesi

Ekonomideki çıkmaz derinleşiyor. İnsanımızın yaşamı alabildiğine zorlaşıyor. Bu zorluklar içinde kamuda çalışanlara ve emeklilere her altı ayda bir verilen Hayat Pahalılığı ödeneği ve özel sektöre de Asgari Ücret artışı geliyor.  Ancak 2023 yılının başında, kamu çalışanlarının aldığı HP ödeneğine dayalı artış ve Asgari Ücretle, özel sektör çalışanlarına gelen artış; enflasyonla ilk üç ayda eridi, gitti.
Şimdi ise, 2023’ün altı aylık HP ödeneği ve özel sektör çalışanları da yeni Asgari Ücretle artışlarını,  Temmuz sonu alacaklar. Ama bu artış, ellerine gelmeden; 25 Haziran sonrası akaryakıta gelen aşırı zamlar ve 1 Temmuz 2023 itibarı ile yürürlüğe giren Elektrik ücreti artışı ve döviz kurunun TL bazında yaşadığı yükselme nedeni ile maaş artışı gelmeden bu; şimdiden güneş görmüş tereyağı gibi eridi... Bunun arkasından gelecek zincirleme zamlarla oluşacak Hayat Pahalılığını ise çalışanlar,  kamuda ve özel sektörde, ancak 6 ay sonra verilecek artışla güya alabilecek.
Elbette ki insanların birinci derdi; yaşamları, mutfakları, çocuklarının derdi olacak. Esnafın, üreticinin, iş insanlarının da derdi, kurumlarının varlığı olacak. Yani herkesin dikkati içe dönük olacak. Böyle bir ortamda iken; dünyada, bizi çok etkileyen yeni ve çok farklı gelişmeler oluyor. Bu hal nedeni ile bunları ele almayı bırakın, değerlendirme konusu dahi yapamıyoruz. Bunlardan biri, son NATO zirvesinde yaşandı. Türkiye, İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili tutumunu değiştirdi. Bu konuda diplomatik bir yol gelişti. Bu süreç içinde Türkiye, ABD ile ilişkilerinde yeni bir adımı da geliştirdi. Ayni zamanda Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, AB ile müzakerelerin yeniden başlamasına dönük olarak da görüş belirtti. Şimdi NATO Zirvesinde diğer ülke liderleri ve Yunanistan Başbakanı ile de görüşme yapacak. Ayni zamanda Doğu Akdeniz’de son 3- 4 aydır, önceleri sert esen, siyasi rüzgarlar yerini, serinlemeye bıraktı. Mısır, İsrail ve Körfez ülkeleri ile Türkiye’nin ilişkileri yumuşadı. Doğu Akdeniz hidrokarbonları ile ilgili yapıcı bir ortamın gelişmesi var. Yani Türkiye’yi, Doğu Akdeniz’den soyutlamaya dönük siyasi yaklaşım yerini, ortaklaşarak bu zenginlikten yararlanma anlayışına doğru gelişiyor. Bunlar gelişirken,  hamasetle cilalanmış Mavi Vatan söylemlerini de duymaz olduk.
Bu arada Güney, uluslararası alanda adından söz ettirirken, biz iç sorunlarla boğuşmaktan yüzümüzü bu alana döndüremez olduk. CB Sayın Tatar ve UBP ağırlıklı koalisyon hükümeti, dış politikada havlu atmayı bırakın, hamasetle iş yapmak noktasında da uluslararası ilişkileri tam bir çıkmaza sokuyor.
Böyle bir ortamda, TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş adayı ziyaret etti. Sayın Kurtulmuş’un bu ziyarette bilinen politika yanında ifade ettiği bir husus dikkatimi çekti. Sayın Kurtulmuş, “KKTC’yi tanımaya yönelik veya en azından Kıbrıs Türkü’nün varlığını uluslararası alanda tecil etmeye yönelik adımların atılmasıyla, KKTC’nin egemenliği konusunda beklenen adımların atılacağına inandığını” belirtti. Bu ifade içinde yer alan veya bağlacından sonra söylenenler, ilk sözden farklı ve daha esnek bir ifadedir. AB ile müzakerelerin gelişmesi ve Doğu Akdeniz’de başlayan serinliğin, tatlı bir esintiye dönmesi için, Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak en azından müzakere sürecinin de başlaması gerekir. Sayın Kurtulmuş’un; veya bağlacından sonra ifade ettikleri, bu sürece dönük bir yol başlangıcı niyetinin işareti de olabilir. Ama Sayın Kurtulmuş’un ifadesinde veya bağlacından sonra yer alan, uluslararası alanda Kıbrıs Türkü’nün varlığını tecil etmeye yönelik adımların yol alması için; en başta gelen, bu topraklarda yaşayan insanların, kendi demokratik iradeleri ile hareket ettikleri ve hukuk devleti ilkeleri temelinde, sosyal adalet prensibi içinde kendilerini özgürce yönettiklerini, bir realite olarak yaşatmak veya en azından yaşanmasına destek olmaktır. Bu nedenle esasın, aynı zamanda ekonomik ve demokratik  olarak güçlenmek olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.  

YORUM EKLE

banner471

banner474