banner564

O akbaba biraz da benim kalbimden kopardı

Geçen gün bir vesile ile fotoğrafçılıkla ilgili arkadaşlarla bir araya geldim.
Sık sık fotoğraflar çekerim.
Zaman zaman yüzlercesini yanıma alır saatlerce bakarım.
Uzun uzun düşündürür beni fotoğraflar.
Bir zaman yolculuğuna götürür.
Fotoğraf çok şey anlatır.
Bir fotoğraf bin kelimeye bedeldir derler.
Doğrudur da, bazen tek bir fotoğraf binlerce kelimeye bedeldir.

İnsanlar genellikle dünyamızın güzelliklerini görme imkanı buldukları zaman bir anı resmi çektirir.

Parise gider Eyfel Kulesi ile bir resim çekeriz veya New York’ta Özgürlük Heykeliyle...

Bunlar hayatın güzel yanıdır, insanların mutluluklarının en üst noktaya çıktığı zaman dilimleridir.

Kendilerini o güzelliklerin bir parçası olarak, o anda çekilen bir fotoğraf karesiyle ölümsüzleştirirler.

Bir de hayatın görmek istemediğimiz tarafı vardır.

Aklımızın ucuna getirmediğimiz acıların, yoklukların, zulümlerin ve ölümlerin olduğu fotoğraflar...

Tam da o anda aşağıda sizlerle paylaştığım fotoğrafı konuştuk.

* * *
Sudan'da yerde sürünerek Birleşmiş Milletler'in yemek dağıtım yerine gitmeye çalışan bir kız çocuğu!
Arkasında ölmesini bekleyen bir akbaba.
O çocuğa ne olmuştu acaba
?
Gidip birşeyler yemeyi başarmış mıydı?
Yoksa o  kız çocuğu akbabaya yemek mi olmuştu?
Aman canım bana ne, ya da bize ne, deyenler çoktur bilirim!
Bu fotoğrafı çeken Güney Afrika doğumlu Kevin Carter üç ay sonra intihar ederek hayatına son verdi.
Henüz otuz dört yaşındaydı.
Fotoğrafta bile görmeğe tahammül edemeyeceğimiz bu sahnenin yaşandığı ortam, yumuşak koltuklarda kolay idrak edilemez diye düşünüyorum.
* * *
Objektifine aldığı bu ölüm sahnesi Kevin Carter’in ölümüne neden olmuştu.
O anın yaratmış olduğu psikolojik travmayı kaldıramamıştı.
Açlıktan ölmek üzere olan bir kız çocuğu ve onun ölmesini bekleyen bir akbaba.
İnsan seçtiği yemeklerden utanır.
Yüz yemek parası ödeyip doyamayacak kadar lokmaya ödediği paradan.
Carter bu fotoğrafla Pulitzer ödülünü kazanmış ve bir not bırakarak hayatına son vermişti.
Mektubunda şöyle diyordu 'Çocuğu kurtarabilirdim, makinemi bırakıp onu kucağıma alıp yardım çadırına götürebilirdim. O anda sadece gazeteci olduğumu düşünüyordum.

Şimdi ise insan olduğumu'.
* * *
Carter'den önce o resmi gördükten sonra kendini sorgulaması gereken milyarlar vardır.
Şimdi şu anda dünyamızın çeşitli yerlerinde benzer sahneler yaşanıyor!
Yine açlıktan gece uyuyamayan çocuklar, ertesi gün hayatta kalıp kalmayacağı belirsiz insanlar vardır.
Bu dünyayı sırf bu hallerinden ötürü eleştiriyorum.
Ayağında ayakkabıları olmayan, mendil satan yada sattırılan çocukların sokağında en lüks arabayla gezmek ne kadar keyif verebilir ki
?

Elbette kendimi de sorumlu hissediyorum tüm bu olup bitenden.
Gücüm nisbetinde hem yurdumda hem de dünyada yaşanan acılara arkadaşlarımla birlikte katkı yapmaya çalışırım.
Bu resmi ilk gördüğüm andan beri unutamadım!
O akbaba sanki biraz da benim kalbimi ısırmış gibi hissettim.
Çevremizde ve dünyamızda ihtiyacı olanlara yardımcı olalım.
İnsanlık dünyada yaşanan her şeye acısıyla ve tatlısıyla katkıda bulunan bir gelişmişlik ve farkındalık seviyesine erişmelidir.
İnsan olarak bu bizlerin sorumluluğudur.

canlı casino siteleri - kaçak iddaa siteleri - deneme bonusu - canlı bahis siteleri - güvenilir bahis siteleri - bahis siteleri - illegal bahis siteleri - kaçak bahis siteleri

YORUM EKLE

banner608

banner474