Kıbrıs çok güzel bir ülkedir...
Bu ülkenin güney kesimi şimdiki haliyle kuzeyinden daha yeşildir...
Akan pınarları, yeşil ormanları, bir yıllık su ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede barajları vardır...
Bundan 49 yıl öncesinde kuzeydeki ormanlık arazi ve yeşillikler, güneyden daha fazlaydı...
Barış harekatı sonrasında güneydeki yeşillik artarken, ilgisizlik ve ihmaller yüzünden kuzey gittikçe betonlaştı...
Yıllar önce Beşparmaklar’da büyük orman yangınları çıktı...
Türkiye’den helikopter ve uçak gelinceye kadar 8 bin 300 hektarlık bir alan kül olmuş, kuzeydeki ormanlık arazinin yüzde 10’u gitmişti...
Hiç durmadan akan pınarlarımız vardı...
Onlar da kurutuldu...
İnşaat patlaması nedeniyle plansız ve programsız bir şekilde ‘seçim rüşveti’ olarak taş ocakları için izin üstüne izin verildi...
Beşparmak dağları bu şekilde oyuldukça oyuldu...
Yapılan uyarılar dikkate alınmadı...
Küçük ülkenin kötü siyaseti bu ülkenin birçok güzelliklerini yok etti...
Sadece elde edilen olanakların yitirilmesi değil, insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma ruhu da yok edildi…
Çıkar yarışına sürüklenen insanlar en yakınlarını harcayacak kadar bencilleşti…
Para ve makam hırsı insanlık duygularını yerle bir etti…
Bu şekilde devam edemeyiz
Böylesi bir anlayışla, böylesi bir siyasi yapı ve kadro ile Kıbrıs’ın kuzeyi daha fazla yönetilemez...
Kıbrıs’ın kuzeyindeki sorunları ortadan kaldıracak adımlar atılamaz...
En ufak bir hareket karşısında siyasileri teslim alan bir yapı vardır...
Onlara kim ‘dur’ diyecek?..
KKTC yönetimleri mi?..
Popülist yaklaşımlarla yönetilen yerlerde siyasiler; hiçbir kurum ve kuruluşa, hiçbir örgüte ‘dur’ diyemez...
Bunu çözümden sonra Federal devlet mi söyleyecek?..
Bunu Avrupa mı söyleyecek?..
Beşparmakları yok edeceksiniz öyle mi?..
Bunun cezasız kalacağını mı düşünüyorsunuz?..
Bu kadar basit mi Beşparmakları yok etmek?..
Bu kadar basit mi üç 15 tane tane göleti kurutmak?..
“Çözüm olmazsa hiçbir şey düzelmez” noktasına getirilen vatandaşlara, Rum tarafının ırkçı yaklaşımlarla karşılık vermesi ayrı bir sorundur…
Yarın çözüm olsa dahi, sorunlarımızı çözecek bir makam yoktur…
Doğru yolu yine kendimizin bulması gerekecek…
Öyleyse çözüm olmasa dahi kendi kendimizi daha doğru bir şekilde yönetmek zorundayız…
Ancak mevcut sistem buna engeldir...
Mevcut sistemle bu ülkeyi düzlüğe çıkarmak mümkün değildir…
K/Türkleri bu günkü berbat duruma düşüren nedir? K/Türklerde zeka ile ilgili bir sorun mu var? Ya da iş yapma becerileri çok mu yetersiz? Eğitim konusunda yetersiz denebilir mi? Kültür, sanat yaklaşımları kötü mü? Araştırma öğrenme istekleri mi yok? Bu soruların hepsinin cevabı hayırdır. K/Türkler en az K/Rumlar kadar her dalda, yetiştirdiği örnek insanlar örnekleriyle, başarılı olduklarını göstermişlerdir. Peki adanın zenginliğinin yüzde sekseni ele geçtiği halde bu gün berbat duruma gerilemelerinin sebebi ne olabilir? Bizi 50 senede tükenme noktasına getiren Statükodur ve bu statüko değişmeden herhangi bir konuda düzelme beklemek hayaldir. Statüko demek, icazetli demokrasi demektir.Enflasyon demektir.Adaletsizlik demektir. Partizanlık demektir. Rüşvet, kara para aklama, her türlü dolandırıcılık, her türlü kaçakçılık demektir. Rant demektir. Statüko ganimet düzeni demektir. Dünyanın tanımadığı ayrılıkçı bir entite demektir. İşte statükonun karşıtıdır ÇÖZÜM. Elbette çözüm olmadan hiç bir şey olmaz. Çözüm olunca sorunlarımızı çözecek makam yoktur demek, statükoyu anlamamak demektir. Çözüm demek, adalet, hukukun üstünlüğü, hesap verebilirlik, şeffaflık demektir. Gerçek demokrasi demektir.Kıbrıs Türk Toplumunun sorunlarını çözmek için irade göstermesi yeterlidir. Bir makama, merciye ihtiyacı da yoktur. İnsanlarımızın kapasitesi çözüm sonrası, bu sorunları çözmeye muktedirdir.Aynı şekilde ırkçılığa karşı durmada da.