banner564

Önce siyaset anlayışı değişmeli

   Kıbrıslı Türkler son 51 yılda büyük olanaklar elde etti…

   Evler, araziler, tarlalar, oteller, lokantalar, narenciye bahçeleri, zeytin ve harnup tarlaları…

   Yaklaşık 200 bin Kıbrıslı Rum’un terk ettiği yerler bize kaldı…

   Buna ilaveten Türkiye buralara hem resmi yoldan, hem de gönderdiği öğrenci ve turistler üzerinden milyarlarca lira aktardı…

   Buna rağmen ekonomik alanda başarı sağlanamadı…

   Bunun ana nedeninin ne olduğunu herkes biliyor…

   Ana neden siyasetin yetersizliği, başarısızlığı ve partizanca icraatlarıdır…

   Bir de sürekli hükümet, parti yönetimi değişimleri…

   Rauf Denktaş’ın kurucu başkanı olduğu UBP’nin 50 yıllık tarihinde 15 tane genel başkan değişti…

   En uzun sürelisi Derviş Eroğlu, en kısa sürelisi Dr. Faiz Sucuoğlu oldu…

   Kıbrıs’ın güneyinde UBP gibi sağ çizgideki DİSİ partisinin kuruluşu da 1976 yılıdır…

   DİSİ’de bugüne kadar sadece 4 genel başkan görev yaptı…

   Glafkos Klerides, Nikos Anastasiadis, Averof Neofitu ve şimdiki başkan Annita Dimitriu…

   Peki neden böyle?..

   Bunun cevabı çok basit…

   Onlar; iyi eğitilmiş, dünya görgüsü, bilgi ve yeteneği olan insanları siyasete çekiyor…

   Onlarda, bizdeki gibi hırs ve intikam duygusu yoktur…

   Siyasete girdikten kısa bir süre sonra bağlı bulunduğu partinin liderine karşı darbe yapma, onu devirme planlarıyla başarı sağlama gibi bir siyaset kültürü de yoktur…

   Bizde ise diğer tüm konularda olduğu gibi kültürsüzlük egemendir…

   Tümü değilse bile siyasete girenlerin çoğunluğunda bu kültürsüzlük vardır…

Peki neden siyaset?

   “Neden siyasete giriyorsunuz?” diye sorduğunuzda alacağınız cevaplar tatmin edici değildir…

   Kimisi vatana ve millete hizmetten söz eder, kimisi Kıbrıs’ı birleştirmekten…

   Ama bir yerlere gelindikten sonra ikisi de olmuyor…

   Öyleyse kabul edelim ki; Kuzey Kıbrıs’ta yaratılan siyaset düzeni sürdürülebilir değildir…

   Bugüne kadar sürdürülmesinin temelinde Türkiye’nin destekleri, müdahale veya yönlendirmeleri vardır…

   Bir de ganimet olanaklarının kullanılması…

   Gelinen noktada ganimet olanakları büyük ölçüde yok edilmiş durumdadır…

   Elde kullanılabilecek kaynak sayısı azalırken, altyapı ihtiyacı her zamankinden daha fazladır…

   Hala; birçok bölgede 1974 öncesinden kalma su boruları kullanılıyor…

   Elektrik bağlantıları rüzgara dayanıklı değildir…

   Üretim çok pahalıdır…

   Elektrik üretiminde kullandığımız yakıt halka ve çevreye zarar vericidir…

   Telefon dairesi verimsizdir…

   Karayolları hizmet veremez durumdadır…

   Sağlık hizmetleri bazı doktorların zorluklara karşı direnmesi sayesinde topallayarak yürüyor…

   Sosyal fonlar erimiş durumda…

   İnsanlar mutsuz ve gelecek konusunda umutsuzdur…

   Peki bu siyaset anlayışı ve yapısıyla ülkemizi düzlüğe çıkarma ve halkımızı mutlu etme imkanı var mıdır?..

   Bazı parti mensupları “evet vardır” dese bile; siyasetin düğümlendiği bir ülkede başarı şansı yok denecek kadar azdır…

   Açık konuşmak gerekirse; bu ülkede her şey ‘sil baştan’ olmalıdır…

   Hem siyaset kendini yenilemeli, hem de halk nasıl bir yaşam istediğine karar vermeli…

   Başka türlü çok zor… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 6 saat Önce

Sayın Akar , HAYDAN gelen HUY’A gitmiyor mu yani ? Huyumuz var olsun KKTC dediğimiz Kuzey Kıbrıs’ta var olan Neyi kendi elimizle Kaybetmedik ki !
“‘ Hydan Gelen Huya Gider Atasözümüz Meğer Ne Doğru İmiş !

Öz
Öz - 59 dakika Önce

Amerika temsilciler meclisinde bir grup senatör Türkiyenin Avrupanın bir parçadı olmadığı, bir orta doğu ülkesi olduğu doğrultusunda önerge vermiş. Yine Türkiyedeki antidemokratik uygulamaların üçüncü dünya ülkelerinde normal olduğu. Türkiyenin de artık bu ülkeler kategorisine girdiğini söylüyorlar.Peki KKTC uluslararası arenada Türkiyenin bir Alt Yönetimi değil mi? AB üyesi KC ile ortadoğu ve üçüncü dünya ülkesinin bir alt yönetimi KKTCyi kıyaslamak mümkün olamaz. KKTC ancak Suriye ve Iraktaki Kürt bölgesel yönetimlerle kıyaslanabilir.

banner608

banner474