Kıbrıs Türk tarafı, Crans Montana sonrasında ‘B Planı’nın gündeme geleceğini açıklamıştı...
Aradan aylar geçtikten sonra ‘B’ planının ‘iki eşit egemen devlet’ modeline dayalı bir çözüm olduğu ortaya kondu…
Kıbrıs Rum tarafı ise, 2004’te reddedilen ‘federasyon’ tezine sarıldı…
Burada önemli olan ‘tarafların hangi tez üzerinde’ yakınlaşması değildir…
Her iki toplumun da olası bir çözümden elde edecekleridir önemli olan…
Çocuklarımıza nasıl bir ülke, nasıl bir gelecek bırakacağız?..
Gelinen noktada iki halk nasıl bir yönetim şekli istiyor?..
Her ne pahasına olursa olsun çözüm mü?..
Kıbrıslı Rumlar ‘her ne pahasına olursa olsun’ diyerek, Kıbrıslı Türkleri tam anlamıyla tatmin edecek bir çözüme yanaşmıyor…
Bundan sonra da yanaşmayacak…
‘Uzun vadeli mücadele’ programını uygulayarak Kıbrıslı Türklerin fakirleşmesini, hatta Türkiye ile ilişkilerin zayıflamasını bekleyecekler…
Peki Kıbrıslı Türkler ne istiyor?..
Nasıl bir gelecek düşlüyor?..
İki ayrı devlet ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC mi?..
Bunun kararını ne bugünkü parlamento verebilir, ne de saray...
Bunun kararını Kıbrıslı Türkler verecek...
Yani sandıklar kurulacak ve halka nasıl bir çözüm istediği sorulacak...
Hatta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yardımı talep edilerek; güneyde de aynı doğrultuda bir referandum yapılacak...
Rum halkının ezici bir çoğunluğu federasyona karşı çıkıyorsa ve Kıbrıslı Türklerle bir arada yaşamak istemiyorsa; yeni müzakere masalarından söz etmek kadar çürük bir siyaset olabilir mi?..
Öncelikle yapılması gereken iki toplumun nasıl bir yaşam istediğini belirlemektir...
Rumların ezici bir çoğunluğunun isteklerini biliyoruz...
Yunanistan da bu taleplerin savunucusudur...
*Türk askeri çekilecek...
*Garantler ve müdahale hakkı kalkacak...
*Herkes mülküne dönecek...
Bizim mülkler ne durumda?
Türk askeri tamamen çekilse ve garanti şekli değişse bile; iki toplumun önünde en büyük tehlike mülklerdir...
Bu sorunun içinden nasıl çıkılacağını bilemiyoruz…
Kuzeyde kalan Rum mülklerinin büyük bir kısmı defalarca el değiştirdi…
Olası bir ‘iade’ durumunda bugünkü ev sahibi hakkını nerede arayacak, bundan sonra nerede nasıl yaşayacak?..
Hayati önem taşıyan bu konuya çözüm getirebilmek için Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalıştırılması tek çaredir…
Ama bunu da beceremedik…
Bugün oldu hala bu konuda herhangi bir adımın atılmaması, Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından endişe vericidir…
Kıbrıs sorunun çözümü üç aşağı, beş yukarı belli. 2 toplumlu, 2 bölgeli, siyasi olarak eşit, tek egemen bir federasyon. Federe devletlerin toprak oranları da belli. İngiliz üsleri düşüldükten sonra, yüzde 30 a 70. Crans Montanada mal konusunda da uzlaşma olmuş. Dönüşümlü başkanlık ve buna bağlı desantralizasyon konusu da bir şekilde neticeye bağlanır.KC nin bekasının 3 garantöründen sadece biri olan Türkiye, belki K/Türklerin federasyonunun garantörü olabilir. 1960 daki gibi 650 asker gibi, sembolik bir asker bulundurabilir. Kısacası her şey BM kararları içerisinde çözülebilir.