Son yılların hükümetleri, ülkenin içinde bulunduğu koşulları dikkate alarak, ses getirici bir icraat yapamadı...
 Popülizm yine ağır bastı...
 Halbuki; bazı cesur adımlarla ülke sorunlarını asgariye indirebilmek mümkündü...
 Ayrıca bunu yapan partiler de güç kazanırdı...
 Yapılması gerekenlerin başında, makam otolarını bırakmak, tüm Resmi Hizmet Araçlarını elden çıkarmak gelirdi...
 Bunu yapmadılar...
 Tam tersi yeni Mercedes alımlarıyla halkın tepkisini üzerlerinde topladılar...
 Köylerin önemli bir kısmında hala asbestli su boruları kullanılırken ve bunları değiştirecek para bulunmazken, son model araç alımına gidilmesi ünlü bir atasözünü akıllara getirdi:
 “Ayranı yok içmeye atla gider çeşmeye...”
 Resmi Hizmet Araçları satılsaydı ne olurdu?..
 Devlet büyük bir yükten kurtulurdu...
 Yaklaşık 5 bin aracın yakıt masrafı...
 Bakım ve onarım giderleri...
 Ruhsat ve sigorta paraları...
 Bunları topladığımız zaman milyonlarca lira eder...
 Ama yapmadılar...
 Bizden daha zengin olan Rumlarda bir tane dahi Resmi Hizmet Aracının olmadığını defalarca yazdığımız halde; görmezden, duymazdan geldiler...
 Brunei Sultanı’nın kasasından harcarmış gibi; halktan topladıkları vergileri keyfi bir şekilde harcamaya devam ettiler...
 İkinci adım ne olmalıydı?..
 İşe yaramaz bir Karayolları Dairesi var...
 Araçların ve personelin yetersiz olduğunu kendileri söylüyor...
 Bir yığın araç ve personel istihdamı için para olmadığına göre; yapılması gereken bu daireye ‘elveda’ demektir...
 Tüm araçlarıyla birlikte, iyi para eden tüm binaları ve arazileri satılmalıydı...
 Yolların bakımı için ihaleye çıkıp, özele yaptırsalardı, devlet çok daha kazançlı olurdu...

Güven kaybı

 KKTC’de gündemin ana konusu Coronavirüs olmakla birlikte kanser hastalıklarındaki artışlar devam ediyor...
 Ama hiç kimse bunu görmüyor ve nedenleri üzerinde durmuyor…
 Bir başka önemli sorun, artan suçlar karşısında polisin yetersizliğidir…
 Polisin bin kişilik personel eksiğini görmezden gelemeyiz…
 Özellikle de bu dönemde…
 Öğrenci kaydı yaparak, sanayi tesislerinde, inşaatlarda, restoranlarda, hatta temizlik işlerinde çalışan yabancı uyruklular, son aylarda işsiz ve parasız kaldığı için hırsızlık, soygun, uyuşturucu ve şiddet suçlarında meydana gelen artışları görmezden gelemeyiz…
 O yüzden de polisin gerek adli suçlar, gerekse trafik konularında çok daha etkili konuma getirilmesi ve denetimlerin artırılması şarttır...
 Bunlar ihmal edilebilecek konular değildir...
 Bazı yerlere ‘sus payı’ adı altında milyonlarca lira ödeyebilen siyasilerin, hayati konularda ‘parasızlık’ söyleminin arkasına saklanması çok üzücüdür...
 İyi pazarlar…