Kıbrıs Türk siyaseti; ülke yönetmesini, halkı mutlu etmesini, güçlü bir ekonomi yaratmasını, sosyal ve kültürel seviyeyi ilerletmesini bilemedi...
Bunu anlamak için ülkenin nereden nereye geldiğine bakmak yeterlidir…
Siyasetin başarısızlığının temelinde ise ‘iş bileni’ değil ‘oy getireni’ tercih eden yaklaşımlardır…
Bölgesinde 'en tanınmış' kişiyi aday yaparak milletvekili veya belediye başkan seçtirmek değişmeyen gelenek oldu...
"En meşhur kişi bölgenin doktoru, ya da öğretmenidir, çok oy toplar" diyerek aday seçtiler...
Milletvekili, bakan yaptılar...
Bazıları 'delege sisteminden' yararlanarak, hiçbir şey kazandırmadıkları siyasete devam etmeyi 'başarı' olarak nitelendirdi...
Sahasında deneyimli, dünyayı iyi tanıyan ve 'parti rozetine bakmadan' memlekete hizmet edebilecek yetenekteki insanları aday yapmayı akıllarının ucundan bile geçirmediler...
İyi insanların önerilmesi karşısında, gün gele koltuğu kaybedecekleri düşüncesiyle hareket ettiler...
"Deli misin be adam yarın başımıza bela olur, bizi de koltuğumuzdan eder" diyerek, iyi insanlara sırt çevirdiler...
Bunun sonucunda bir avuçluk ülke, her türlü suçun, pisliğin ve yasa dışılığın merkezi oldu... İnsanımızın onuru yerlerde sürünür hale geldi...
Sonuç olarak da siyasete ve siyasetçiye hiç güven kalmadı...
Gerçeklerle yüzleşme zamanı
Siyasilerin zaman zaman ‘başarılı icraatla’ övünmesini bir kenara bırakalım…
Gerçek olan ülkemizde her gün yaşadıklarımızdır...
Yani, ölümlü trafik kazalarının artarak devam etmesi, uyuşturucu belası, soygunlar, hırsızlıklar, tecavüzler ve cinayetlerdir...
Çetelerin üremesi, gelişip, beslenmesidir...
Çevrenin çok kötü bir şekilde kirlenmesi, çöplerle örtülmesidir...
Üretimin yok denecek kadar azalmasıdır...
Fakirliğin ve açlığın tırmanmasıdır...
Yıllar öncesinden başlayan bu tür tehlikelerin hızla tırmanması karşısında siyasilerin ne yaptıklarını sorma hakkımız vardır...
Bugüne kadar ne yaptınız, ne tür önlemler aldınız beyler?..
Küçük işletme kapılarında kurdele kesmeye vakit ayırabilirken, can alan yollarımızda inceleme yapan ve anında önlem alan oldu mu?..
Yargıçlar ve avukatlar, cezaların yetersizliğini ısrarla vurgulayıp, yasaların değiştirilmesini talep ederken sizler ne yaptınız?..
Limanların kontrol edilmesi ve önlem alınması için adeta yalvarır hale gelen halkımızı ciddiye almadınız...
Sizlerle birlikte siyaset yapmış arkadaşlarınız, dağ bayır gezerek, çöplerle örtülmüş yerlerin fotoğraflarını çekip ayağınıza kadar getirirken, ortaya koydukları görüşleri dinlemediniz...
"Boş ver gitsin" dediniz...
Bir gün sizi de götüreceklerini düşünmeden...
Ömrünü mücadele içinde geçirmiş insanları 'koyun sürüsü' gibi idare edebileceğinizi düşündünüz...
Büyük bir kesimi midesiyle, yani ekmek parasıyla tehdit ettiniz...
Atarız, göndeririz, pişman ederiz...
İşte bu zihniyetin sonucu iflas noktasıdır…
Ona da çok zamanımız kalmadı…
40 Yıldır Yatırımsızlıktan Dökülen tutulacak yeri kalmayan KKTC tüm kurum ve kuruluşları ile çoktan batmış degilmidir yani ? Türkiye’nin KKTC maaşları ödemeyeceği gün ise Filmin biteceğini bilmeyenimiz mi kaldı ? Bugün karanlıklar Ülkesi KKTCde zehirlediğimiz Havamız Talan edip Kirlettigimiz Cevremiz ile Alt Yapısı Üst yapısı olmayan Ulaşımı çok zor Yönetilemeyen KKTCde Batırmadık ne kaldı ki ? Turizmi , Üretimi ve Ekonomiyi mi Batırmadık ? Hani nerde bir zamanlar Yüzbinlerce insanımızın yaşadığı İngiltere’den KTHY ile yaz aylarımda Ülkemize dolan Turistlerimiz ? Ülkemize Sterlin Yağdıran Londralı Yatırımcılarımız KKTCye artık niye gelmiyor ? Bugün dökülen ve işleyişini bitiren Mağusa Limanından Gemiler dolusu İngiltere ve Avrupa’ya gönderdiğimiz Narinciyeye ne oldu acaba ? Eko Turizm , Sağlık Turizm , Doğa Turizmimizi de batırmadık mı yani ? Gerçekçi olalım 40 yıldır Şahin siyasetimizle Dünyaya Meydan okumaktan başka ne yapabildik ki ? Güzelim Turizm Ülkemizi maalesef Cehenneme çevirdik ! Gelecek için ise Çöplükten Pislikten Yatırımsızlıktan Lağım Sularından girilemeyen KKTCde Gençlerimiz mi ne yapacak ! Onu da Ülkemizi bu hale getiren gelmiş geçmiş Bakanlarımıza veya Bakmayanlarımıza sormamız gerekmiyormu ??