Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için uzun yıllar iki toplumlu müzakereler yapıldı…
   Başpiskopos Makarios’tan başlayarak tüm Rum liderleri her müzakere döneminde ‘İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyonu’ kabul etti…
   Birleşmiş Milletleri de bizleri de buna inandırdıkları için Rum siyasileri kutlamak lazım!..
   Ama gerçek niyetlerinin böyle olmadığı, Rum DİSİ Partisi Genel Başkanı Averof Neofitu’nun açıklamalarıyla ortaya çıktı…
   Meğer bunu ‘taktik icabı’ desteklemişler…
   Neofitu, Nisan ayında gerçekleşmesi beklenen 5’li konferans öncesinde Güney Kıbrıs’taki yabancı büyükelçileri tek tek ziyaret ederek ‘nabız yoklaması’ yaptı…
   Daha sonra, ziyaretlerden ortaya çıkan sonucu şu sözlerle açıkladı:
  ‘Türk askerinden, 1960 Garanti Antlaşmalarından kurtulmak, Güzelyurt’u, Maraş’ı ve diğer bölgeleri geri almak, mülkiyet konusunu adil bir şekilde çözmek için Kıbrıslı Türklere siyasi eşitliği vermemiz lazım…”
 
Bizim taraf suskun

   Neofitu’nun bu açıklamasından sonra KKTC’deki siyasilerin ayağa kalkması ve şu soruyu sorması gerekiyordu:
   “Siz, bize hak etmediğimiz bir şey mi veriyorsunuz?.. Bu kadar yıldır siyasi eşitliği kabul eden siz değil miydiniz?..”
   Ne var ki; bizde gündem Ali Pilli, aşı sırası, öğrencilerin gelişi, bütçe krizi, kredi arayışı…
   O yüzden, geleceğimizi doğrudan ilgilendiren bir konuda görüş belirtmek veya ortaya tepki koymak olamazdı!..
   İşte bunu fırsat bilen Güney Kıbrıs’ın fanatik partileri derhal harekete geçerek Neofitu’ya saldırmaya başladı…
   Sözde sosyalist EDEK Partisinden tutun fanatik ELAM’a kadar…
   Özellikle ELAM’ın açıklamasında şu sözlere dikkat çekmemizde fayda vardır:
   “Kıbrıs’ı bu kadar kolay satabileceklerini zannediyorsa, kendilerine net cevabımız; cephemizi karşılarında bulacaklarıdır.”
   İşte gerçek durum böyledir…
   Rumlara Maraş’ı da, Güzelyurt’u da, Girne’yi de versek, yine de bizlere siyasi eşitlik hakkı tanımıyorlar…
   Kendilerini Kıbrıs’ın tek sahibi olarak görüyor ve herhangi bir yetkiyi paylaşmaktan kaçınıyorlar…
   Bu açıklamaları Guterres’in de Barrosso’nun da önüne koymak lazım… 

Seyahat kısıtlaması

  Bir başka önemli konu, tam da 5’li konferans öncesinde üçüncü ülke vatandaşlarının güneyden kuzeye geçişlerinin yasaklanmasıdır…
  KKTC hükümetinin bu konudaki sessizliği devam ederken, Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’ın dünkü açıklaması memnuniyet vericidir…
  Özersay geçmişte bu tür konuların üzerine gitmiş, yabancı büyükelçileri sürekli uyarmış ve Rumların yasaklama kararlarına anında tepki koymuş bir siyasetçidir…
  Dünkü tepkisi de son derece önemlidir…
  Hükümetin de benzer tepkiyi ortaya koymasını bekliyoruz…