Polisin önce Merkezi İhale Komisyonu’nda, şimdi başbakanlıkta görevli üst düzey bürok-ratlarla ilgili soruşturmalarını taraf olmadan değerlendirmek ne kadar zorsa bu soruş-turmaları görmezden gelmek de bir o kadar zordur.
Dün akşam bunlara, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı’nın gece yarısı kararnamesi ile görevden alınması da eklendi. Erhürman’ın basit bir görevden alma ka-rarnamesini gece yarısı imzalamayacağını düşünüyorum. Bunun için bir gerekçe ara-mıştır. Erhürman’a ne anlatıldı bilmiyorum ama bu görevden alma operasyonu da bana oldukça ilginç geldi. Arkası da gelecek gibi görünüyor.
Kimseyi suçlu ilan edemeyiz ama ortada ciddi bir operasyon olduğunu görmezlikten de gelemeyiz. “Temiz eller operasyonu” diyebilmek için biraz erken olsa da belli ki ortada bir “düğmeye basma” durumu vardır.
Düğmeye kim bastı? Neden daha önce değil de şimdi bastı?
Bu soruların yanıtlarını verebilecek durumda olmasak da sorulması gereken sorular bunlardır. Bu soruların yanıtı, soruşturmalara muhatap olan kişileri aklamadan veya suçlamadan bu operasyonları değerlendirebilmemize olanak verecektir.
Ama bilmiyoruz!
Yanıtları kesin olarak bilmiyoruz ama muhtemel yanıtları dikkate alarak yorum yapmak sorumluluğumuz vardır.
KKTC’de Polis Genel Müdürlüğü Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na; Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı formal olarak Başbakanlığa ama operasyonel olarak Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlıdır. Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ise doğrudan Ankara’daki amirlerinden emir almaktadır.
Bu operasyon bir temiz eller operasyonuysa ve devam edecekse bunun siyasi etkileri olacağını da düşünürsek düğmeye Ankara’dan basılmış olduğu üzerinde durmamız ge-rekir. Böyle bir operasyona ne Cumhurbaşkanı Erhürman’ın ne de Başbakan Üstel’in engel olmaya kalkışması beklenebilir. En azından şimdilik, önlerine gelen evrakları im-zalamak ve genel anlamda bilgi almakla yetineceklerini düşünüyorum. Lefkoşa kulisle-rinde ise daha başka bürokratların da ifadesine başvurulacağı ve yavaş giden bazı yargı-lamaların hızlandırılacağı konuşuluyor.
Bu operasyon derinleşirse siyasi arenanın yeniden düzenlenmesini erkene çekerek siyasi mekanizmaların işleyişini bu operasyonun etkilerinden korumak gerekecektir. Üst düzey bürokratlar böyle bir operasyona muhatap olurken hükümetin pahalılıkla, eğitim ve sağ-lık sorunlarıyla uğraşması elbette güçleşecektir. Sorunlarla birlikte erken seçim çağrıları da artacaktır.
Yakın gelecekte hem hükümette hem de üst düzey bürokraside ciddi değişiklilere de ta-nık olacağız. Hükümet böylece ayakta durmaya gayret ederken CTP başta olmak üzere muhalefet partileri bu olaylardan erken seçim çıkarmaya çalışacaktır.
Hareketli günler yaşıyoruz ama gelecek günler çok daha hareketli olacak.


