banner564

Ortadoğu’da ne oluyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın seçildikten sonra ilk yurtdışı seyahatini Suudi Arabistan'a yapması, pek çok ilkle birlikte düşündürücü soruları da beraberinde getirdi.  Çünkü genelde ABD başkanları seçildikten sonra ilk gezilerini Kanada veya Meksika ülkelerine yapmaktadırlar. Özellikle Trump seçim kampanyasındaki söylemlerinde, H. Clinton ve B.H. Obama’nın Ortadoğu projelerini eleştirerek, bu bölgedeki anlaşmazlıklardan uzaklaşacağını söylemesi fakat seçildikten sonra ilk gezisini bu bölgeye yapması hayli ilginç. Daha da ilginç olanı D. Trump ABD Başkanı seçilmesinin hemen ardından yedi Müslüman ülkenin vatandaşlarının (Irak, Suriye, Yemen, İran, Sudan, Somali ve Libya), ABD’ye girişini yasaklamak için attığı adımlara rağmen Ortadoğu gezisi bölgedeki diğer Müslüman ülkeler tarafından coşkuyla karşılandı.
Geziyle ilgili detaylar ortaya çıktıkça ziyaretin esas amacı da su yüzüne çıkmış oldu. ABD tarihinde benzerleri arasındaki en büyük silah anlaşmasını Suudi Arabistan’la yapmış olduğu açıkladı. Ayrıca Suudi Arabistan silahlı kuvvetlerinin  modernizasyonu ve güçlendirilmesi ile "Kara Şahin" olarak bilinen BlackHawk-Sikorsky tipi helikopterlerin Suudi Arabistan'da üretilmesi konusunda da anlaşmaya  varıldı. 
Başkan Trump’ın Ortadoğu gezinin hemen ardından, Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, petrol zengini Katar ile ilişkilerini kestiklerini duyurdu. Daha sonra Yemen, Libya ve Maldivler de bu dört ülkeye katıldı. Katar'a uçuşlar durduruldu ve bazı Mısır bankaları, Katar bankalarıyla para transfer işlemlerini askıya aldı. Başkan D. Trump, Katar’a abluka uygulayan ülkeleri desteklerken, Katar yönetimini de terör örgütlerine finansman sağlamakla suçladı. 
Geçtiğimiz hafta içinde medyaya yansıyan bir haber durumu daha da ilginç hale getirmiştir. Katar'ın resmi haber ajansı QNA'da (Qatar News Agency) yer alan Katar Savunma Bakanlığı’nın açıklamasında, 12 milyar dolarlık F-15 savaş uçağı alımı için ABD ile anlaşma imzalandığı duyurdu. ABD Savunma Bakanlığı da (Pentagon) konuyla ilgili açıklamasında "Anlaşmanın Katar savunmasına muazzam bir yetenek sağlayacağı ve ABD ile Katar arasındaki karşılıklı güvenliğe yönelik işbirliğini artıracağı" açıkladı.
Anlaşmanın zamanlamasının Katar’ın komşu ülkeler tarafından ABD’nin oluruyla başlatılan ablukanın hemen sonrasına gelmesi gerçekten dikkat çekicidir. Dahası anlaşmayla birlikte eş zamanlı olarak iki ABD savaş gemisi ortak tatbikat amacıyla Katar’ın Hamad Uluslararası Limanı’na ulaşması da diğer bir soru işareti. QNA’nın haberine göre ABD’nin savaş gemileri, Katar Emirlik Deniz Kuvvetleri ile ortak tatbikata amacı ile gelmişler. 
ABD’nin, Körfez’de yaşanan son krizde bir yandan Katar’ı “aşırılığı desteklemek” ile suçlayıp abluka altına alınmasını desteklerken, diğer yandan, içinde 35 adet F-15 savaş uçağının da yer aldığı 12 milyar dolarlık silah anlaşması yapması ne anlama gelmektedir? Anlaşılan odur ki Körfez’de yaşanan son gerilimlerde ABD iki taraflı oynayarak, çatışmadan maksimum kazanç sağlamayı düşünmektedir. 
Ortadoğu’daki yeni gelişmeler paralelinde 28 Haziran’da gidilecek olan Cenevre görüşmelerinden bir sonuç alınır mı alınmaz mı hep birlikte bekleyip göreceğiz. Cenevre görüşmelerinin bu çerçevede sadece iki toplumlu görüşme olarak değerlendirmek çok saf bir düşüncedir. Birleşmiş Milletler çatısı altında yapılacak olan Cenevre görüşmelerinde, Kıbrıs Türk ve Rum toplum liderleri ile birlikte, garantörler ülkeler (Türkiye, Yunanistan ve İngiltere), ABD, Rusya, İsrail ve AB de masada olacaklardır. Dolayısıyla bu çok taraflı soruna herkesin benimseyeceği bir çözüm üretmek hali hazırda çok zor görünmektedir. Gelişmeleri hep birlikte yaşayarak öğreneceğiz…
Herkese iyi bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
YORUM EKLE

banner471

banner473