Kıbrıs adası büyük talihsizlikler yaşadı…
Her yıl Aralık-Ocak-Temmuz ve Ağustos aylarında iki tarafın acılarını ve zaferlerini konuşuyoruz…
Aradan uzun yıllar geçti hala çok sayıda kayıp insanın kemiklerine ulaşılamadı…
Liderlerin Antropoloji laboratuvarını ziyaret ederek, kayıpların araştırılması çalışmalarına destek vermesi sevindiricidir…
Ama yeterli değildir…
Bir tarafta 1963 ve 1974’ün kayıplarını araştırmak için çalışırken; diğer yanda özellikle güneydeki ELAM çetesinden Türk düşmanlığı kokan açıklamalar ve saldırı haberleri geliyor…
Rezalete bakın siz…
Kıbrıslı Türkleri istemiyor “hepiniz dışarı” diyorlar; diğer yandan mafya babalarına para karşılığında vatandaşlık dağıtılmasına ses çıkarmıyorlar…
İki yüz binin üzerinde yabancıya ev sahipliği yapan hükümetlerini eleştiremiyor, ama Kıbrıs’ın iki gerçek sahibinden biri olan Türklere “defolun” diyorlar…
Bunlara birilerinin çok ciddi uyarı verme ve güçlerini bertaraf etme zamanı gelmedi mi?..
Gerçekler görmezden gelinemez
Halbuki bu ülkenin hala her iki taraf için de geçerli olan acı gerçekleri vardır…
Onlar; Türkiye’ye karşı savunmalarını güçlendirmek için silah alımına yılda 200 milyon Euro harcıyorlar…
İnsan kaçakçılığını önlemek için sınır boylarına dikenli tel çekerek fazladan 300 polis istihdam ediyorlar…
Bizler de küçük bir Afrika ülkesi oluyoruz…
Onlar; Türkiye’nin ambargosundan dolayı uçuşlardan ve gemi ticaretinden milyonlarca Euro zarar ediyor…
Bizler de BM ve AB’nin ambargoların altında eziliyoruz…
Onlar kuzeydeki mülklerini kaybetmenin acısını yaşıyor…
Bizler, doğal gaza ortak olamadığımız için büyük kayıplar yaşıyoruz…
Onların da bizim de çocuklarımız gençlik yıllarını silah altında geçiriyor…
Kısacası; güzel bir ülkenin nimetlerini paylaşmak yerine hala gerilime, ayrılığa ve düşmanlığa prim veriliyor…
Zamanı geldi
Onlar; kuzeydeki mülklere dönemediği gibi, kuzeydekiler Rumlardan kalanları paylaşamıyor…
Hala kavga, gürültü ve yağmalama var…
İnsan bütün bu olanlara baktığı zaman Kıbrıslıların aklından şüphe etmez mi?..
İnsanlar ağır ekonomik kriz altında ezilirken, ülke kaynaklarının doğru yönde kullanımına yol açacak sağlam ve kalıcı bir çözüme oynamanın tam da zamanıdır…
Bunu başarabilmek için garantör ülkelerin yanı sıra Avrupa Birliği, ABD ve Birleşmiş Milletler’in güçlü desteğine ihtiyaç vardır…
Kıbrıslı Türkler açısından en önemli sorun dün olduğu gibi bugün da can ve mal güvenliğidir…
Geçmişin acılarını yaşatmayacak bir çözüme dün vardık, bugün de varız…
Güney Kıbrıs’taki Faşist Eokacılar Kıbrıslı Türklere Kıbrıs’tan defol diyordu ‘da KKTCde kalan bir avuç Kıbrıslı Türk’e bugün KKTCde kalın mı deniyor ? Gelecek ve güven olmayan KKTCden giden gençlerimiz neden gelmiyor acaba ? Gençlerimizin 74 sonrası ve halen devam eden göçüne KKTCdeki Eoka mı sebep oldu yani?Gerçekçi olalım bugün Kuzey Kıbrıs’ta gerçekten güvendemiyiz acaba ? Altımızdaki bizim olmayan SATTIĞIMIZ Rum Mülkleri ile mi güvendeyiz yoksa KKTCyi saran Uyuştucu ile mi güvendeyiz ? yollarımızda , kaldırımlarda ve yaya geçitlerinde mi can güvenliğimiz vardır ? Elektrik ve Suda Gıda ve Sağlık ile Hastahanelerimizde mi KKTCde güvencedeyiz acaba ? Güney Kıbrıs ile Avrupadan onlarca yıl geri kalmış dökülen KKTCde bir şekilde U dönüşü yapıp içine düştüğümüz kötü düzenden kurtulamaz isek karanlıklar Ülkesi dökülen KKTCde yarınlarda bu Günleri arar olacağımız kesindir ! Seçenlerimiz ve Seçilenlerimiz ile kısır döngü Günü birlik kararları bir tarafa bırakıp Geleceğe bakmalıyız ? Bizleri uykularımızı kaçıran KKTCde ne gibi bir Gelecek bekliyor acaba bilen var mı ??