Ekonomisi turizme ve eğitime bağlı olan devletlerin birinci önceliği ülke genelinde huzur ve güvenliği sağlamak, insanları mutlu etmektir… 
   Ne var ki; KKTC’de bunun tam tersi gelişmeler yaşanıyor ve bu durum gelecek için umut vermiyor…
   İstatistik Kurumu’nun belirttiği gibi nüfusumuzun 390 bin olduğunu düşünelim...
   Küçük bir ülkede 625 kişiyi barındıracak şekilde inşa edilen yeni cezaevinde şu an yaklaşık 900 mahkum veya tutuklunun bulunması normal değildir…
   Öyleyse bu tehlikeli tırmanışa bir göz atmak ve acil önlemler almak kaçınılmazdır…
   İlk önlem ülkeye girişlerin kontrol altına alınması olmalıdır…
   Öğrenci vizesiyle ülkeye giriş yapan, ancak okulun yerini bilmeyen binlerce Afrikalı vardır…
   Bunlar genellikle uyuşturucu ve fuhuş sektöründe faaliyet gösteriyor…
   Tehlikeli işlerle uğraşma konusunda oldukça başarılıdırlar…
   KKTC polisinin bunlarla baş edebilmesi mümkün değildir…
   Nitekim; bir olay sonrasında iki Afrikalının tutuklanması gündeme geliyorsa, olay yerine 10’dan fazla polis gönderiliyor…
   Buna karşın polise saldırdıklarını ve darp ettiklerini görüyoruz…
   Öyleyse; ilk adım ülkeye girişlerin kontrol altına alınması olmalıdır…
   Okul kaydı, devamlılık zorunluluğu ve bunun ihmali halinde ‘deport’ edilebilmesi için yüklü miktarda bir teminatın yatırılması gerekiyor…
   Böylesi bir önlem iktidardaki partilere oy kaybettirmez…
   Sadece; bu kötü düzenden menfaat sağlayan bir avuç insanı gücendirir…
   Eğer ülke yönetiyorsanız bunu da göz alacaksınız…

Yasalar güncellenmeli

   Sadece asayiş olayları için değil, trafik suçlarına yönelik olarak da caydırıcı cezalar mutlaka gündeme gelmelidir…
   Aşırı derecede alkollü vaziyette yola çıkan ve iki kişinin ölümüne yol açan bir kişi için verilebilecek en yüksek cezanın 7 yıl olması kabul edilebilir değildir…
   Böylesi bir uygulama ile caydırıcılık yapamazsınız…
   İşte o yüzden de polisin haftalık denetimlerinde hemen her 10 araçtan 2 tanesinin sürücüsü rapor ediliyor…
   Aşırı alkollü vaziyette direksiyon başına geçenler aşırı derecede sürat yaparak hem kendi canlarını, hem de başka canları tehlikeye atıyor…
   Sen-ben kavgasıyla vakit geçiren meclisteki vekiller bunları göremiyor mu?..
   Onların bu tür olaylardan haberi yok mudur?..
   Varsa neden önlem alınmıyor, caydırıcı ceza yasaları gündeme getirilmiyor?..
   Suçlarda patlama yaşanıyorsa...
   Uyuşturucu kullanımı çocuk yaştakilere kadar inmişse...
   Gençlerde alkol ve sigara kullanımı yüzde 85’lere ulaşmışsa...
   Ehliyetsiz araba kullananların sayısı artmışsa...
   Kırmızı ışıkta durmamak kural olmuşsa...
   Küçük çocuklar öz babaları tarafından tecavüze uğruyorsa...
   Evliliklerde ve arkadaşlıklarda kıskançlık krizine girenler silaha sarılıp, öldürme girişiminde bulunuyorsa...
   Ve para uğruna ülkenin değerli insanlarının yaşamlarına son veriliyorsa...
   Bu ülkede asayiş elden gitmiş demektir...
   Asayiş elden gidince; o ülkede huzur ve güvenden söz edilemez...
   İnsanların mutluluğundan da söz edilemez...   
   Sağlıklı ve başarılı bir toplum yaratamaz, gençleri bataktan kurtaramazsınız...
   Öyleyse; artık harekete geçme zamanıdır...