banner564

Para yok mu dediniz?

  Avustralya; çoğumuzun hayal ettiği düzenli ve güvenilir ülkelerden biridir…
  Geçtiğimiz günlerde meydana gelen yangın felaketi sonrasında çok sayıda insan hayatını kaybetti, evsiz kaldı, milyonlarca hayvan yanarak kül oldu…
Yaşanan bu acı olay sonrasında Avustralya hükümeti yaraları sarmaya çalışırken, ülke içinden ve dışından çok sayıda yardım kampanyası başlatıldı…
   Kısa sürede milyonlarca dolarlık bağış yapıldı…
   Dünyanın ünlü mankenleri de ‘bağış yapanlara’ çıplak fotoğraf sözü vererek farklı bir destekle para toplanmasına yardımcı oldu…
   Bunları uzaktan izlerken; Kıbrıs gibi 300 bin nüfuslu bir yerde küçücük sorunları tartışarak ve bir arpa boyu yol almadan siyaset yaparak zaman tüketmemizin ne kadar komik olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz…
   Nüfusumuza göre 18 yaş üstü herkese 2 aracın düştüğü bu ülkede yolların güvenliğini tartışmamız ve çözüm üretemez duruma gelmemiz karşısında herkese rezil oluyoruz…
   En başta Rum komşularımıza…
   Güneye geçtiğimizde ‘en lüks arabaları’ kullandığımızı gören ve “bu kadar çok parayı nereden buluyorsunuz?” diye sormadan edemeyen Rumların, diğer yandan yollarımızın çökmüş haline bakarak “Bunlar çok akıllı insanlardır” demesini mi bekliyoruz?..
   Onlar bizim için burada yazmak istemediğim ağır ifadeleri kullanıyorlar…
   Ama onlara haksız olduklarını söyleyemeyiz…

 Niyet olunca her şey yapılıyor

   Bir anda araç vergilerini yüzde 20’den yüzde 5’e düşürme becerisini gösterebilen hükümetlerimizin, diğer yandan yol, aydınlatma ve çevre için ‘çaresizlik içinde’ kıvrılması kabul edilemez…
   Niyet varsa, her şeyin çaresi de vardır…
   Ünlü manken Kylie Jenner ve Kaylen Word gibi ‘seksi fotoğraf karşılığında para toplayabilecek’ mankenlerimiz yoksa, milyonlarca Sterlinlik servetleriyle övünen iş adamlarımız vardır…
   Onların yardımlarını istemek veya pamuk elleri cebe indirmeleri konusunda teşvik etmek de ‘sorun çözme konusunda’ bir seçenektir…
   Ülkemiz bazı hayati konularda ‘çaresizlik içinde’ kıvranıyorsa, çözüm için herkesin seferber olması gerekiyor…
   Aslında bu tür konularda öncülük yapmak ‘devletin başı’ veya ‘başlarının’  görevidir…
   Ama onların tümü seçim telaşı içindedir…
   Acaba hangisi seçilecek?..
   Kim, kimden oy kapacak?..
   İkinci tura kim kalacak?..
   İkinci tura kalanlar, hangi kesimin oylarını alacak?..
   Ve sarayın kapısından kim içeriye girecek?..
   İşte Rum komşularımızı heyecanlandıran ve bizlere ‘laf etmelerini’ teşvik eden de siyasetimizin bu hastalıklı yapısıdır…
   Hemen her yıl seçim yaparak küçücük bir ülkeyi daha da gerilere götürmek suretiyle trajikomik bir duruma düşüyoruz…
   Üzücü değil mi?.. 

YORUM EKLE

banner471

banner473