Müstakbel dörtlü koalisyon hükümetimizin Hükümet Programı geçen hafta mecliste okundu. Bugün okunan Hükümet Programı üzerine mecliste genel görüşmeler yapılacak. 

Elbette Tufan Erhürman ve Kudret Özersay’ın olduğu ve seçim öncesinde vadettiklerini düşündüğümüzde çok kapsamlı, çok net bir hükümet programı görmeyi “umut” ediyorduk. Ancak gördüğümüz şey biraz “çek” biraz da “çak”tan başka bir şey değil maalesef.

Örneğin, belediyelerin birleştirilmesi ile ilgili net bir ifade yok. 

Örneğin, yanan devlet laboratuvarının yenisinin ne zaman yapılacağı ile ilgili net bir tarih yok.

Örneğin, kamuya ne kadar istihdam yapılacağının net bir sayısı yok.

Örneğin, kaç okul yeni yapılacağının net bir rakam yok.

Örneğin, kamuda çok uzun yıllardır çalışanların ne olacağına ilişkin net bir ifade yok.

Örneğin, vatandaşlık kazanımının hangi şartlarda olacağının tam dökümü yok. 

Örneğin, yeni eğitim sisteminde Atatürk İlkleri yok, 

Kısacası bolca “çek”ler var bu hükümet programında birde bolca “çak”lar var. Ama kesin, net, şeffaf, anlaşılabilir bir tarih, şekil, yöntem yok. 

CTP düşmanı olmak

Makam araçları konusu malum geçen hafta bizim gündeme taşıdığımız bir konuydu. Sosyal medyada ve basında bu konu oldukça işlendi. 

Elbette takdir etmek kadar eleştirmekte önemli. Takdiri kabul edenlerin aynı şekilde eleştiriyi de kabul etmesi gerekir. Bizim basın olarak takdir etmek kadar eleştirmekte hakkımız. Belki bir parça eleştiri hakkımızı daha fazla kullanıyor olabiliriz, ama bunu yaparken kesinlikle “saygı” kurallarına dikkat ediyoruz.

Geçenlerde Başbakan Tufan Erhürman’ın sosyal medyada bizim yaptığımız eleştirilere cevaben yaptığı bir paylaşımın altına bizde kendi görüşlerimizi yine belirttiğim gibi “saygı kuralları” çerçevesinde cevap verdik.

Başbakana en kibar deyimle yalakalık yapmak istetenler o yorumumun altına etmedik küfür-hakaret bırakmadılar. İçlerinden bir iki tanesi gerçekten içerik olarak önemliydi.

Örneğin eski müsteşarlardan CTP’li Ali Alnar’ın yaptığı eleştiri. Ne diyordu Alnar “Bu kadar tepki almak az buz iş değil... Demek ki Alihan Bey açık ara nefret edilen bir adam. Ben olsam bir kez “ben ne yaptım?” diye düşünürdüm...”

Ali Alnar’ın önerisini düşünüyorum, yakında kapsamlı bir cevabı yine bu köşeden sizlerle paylaşacağım. 

Al-Ver

Dörtlü hükümet kurulma aşamasında pazarlıklar yapıldı. Her pazarlığın bir Al-Ver süreci vardır. Ancak CTP bu süreçte bilerek ve isteyerek TDP’yi en basit ifade ile kandırdı. Meclis Başkanlığı TDP’nin olması gerekiyordu, ama olmadı, olmayacağı da ta en başından beri belliydi.

Şimdi Meclis Başkanlığı CTP’ye geçtiğine göre en azından bir bakanlığın yada bakanlık gibi kapsamlı bir dairenin TDP’ye geri verilmesi gerekiyor. 

Örneğin Spor Dairesi altındaki tüm şubeler ile birlikte TDP’ye verilebilir. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak ta bakanlık yeniden yapılandırılır.

MESAJLAR

Mustafa AKINCI: Doğal gaz konusunda sular iyice ısınıyor. Bu arada bu ayın ortalarına doğru Türkiye’nin sondaj gemisi de Kıbrıs’a doğru yola çıkmış olacak. 

Teberrüken ULUÇAY: Meclis Başkanlığı göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Oldukça gerilimli bir süreçten geçiyoruz, sizin bu konuda partileri ve vekilleri sakinleştirmeniz gereken çok anlar olacak diye tahmin ediyoruz. 

Zorlu TÖRE: Meclis Başkan yardımcısı seçildikten sonra genel kurulda bir kez daha milletvekili yeminini hatırlatmanız özellikle CTP’li vekillere bir mesaj olarak algılandı. 

Tufan ERHÜRMAN: Hadi TDP’ye oyun çektiniz, bari meclis seçimlerinde UBP’ye de benzerini yapmasaydınız. Zira siyasetin de kendi içinde bazı etik kurallar vardır. 

Kudret ÖZERSAY: Dün size gönül vermiş bir arkadaşla konuşuyorduk. Aynen şöyle dedi, “bir müddet daha izleyip karar vereceğim. Ve böyle devam ederse birçok arkadaşımızla birlikte istifa edeceğiz.” Bizden iletmesi… 

Cemal ÖZYİĞİT: Milli Eğitim Yasasını değiştirerek mevcut yasadaki eğitimin genel amaçlarından Atatürk İlkelerini çıkarıldığı iddialarına sizin gibi yıllarını eğitime vermiş birisi nasıl açıklayacak, bugün merakla izleyeceğiz sizi. 

Serdar DENKTAŞ: Genel seçimlerde seçim startını bisiklet üzerinde vermiş birisi olarak dün gözlerimiz sizi aradı Uluslararası bisiklet yarışlarında. 

Filiz BESİM: Serbest Çalışan Hekimler Birliği daha ilk günden sizi “kukla bakan” ilan etti. Anlaşılan yakında bu birlikle ilgili epey sıkıntılar olacak gibi. Mahkeme süreci de kapıda, bakalım neler yaşanacak. 

Dr. Sıla USAR: Kamuoyuna sizin neden bakan olmadığı konusunda bir açıklama yapmak artık elzem oldu. Zira bu konuda hemen her kafadan bir ses çıkıyor ve bazıları gerçekten çok komik yorumlar. 

Erdoğan BAYBARS: Afrika Gazetesinde yazdığınız son yazıya bir müdahale olunca gazete ile yollarınızı koparma noktasına gelmişsiniz. Bu arada bu konuda yapılan yorumlarda tam Lololo cinsinden. 

Bayar PİSKOBULU: Hafta sonu Zehra hanımla dünya evine girmişsiniz. Bir yastıkta kocayın dileklerimiz ile birlikte mutluluklar diliyoruz. 

Ercan IBRAHİMOĞLU: Birlerinin sırf kuyruk acısı var diye size çamur atmasına alıştık artık. Zira bu arkadaşlar çok uzun zamandır bu kuyruk acısı ile yaşıyorlar. 

Sedat HACIMEHMET: Birçok eski dostunuza küsmüşsünüz. Hayırdır ne oldu da eski dostlarınıza küstünüz. Sosyal medyadan yaptığınız sitem dolu mesajlar yerine ulaşmış gözüküyor bu arada. 

Mehmet ÇELEBİOĞLU: Siyasetten vazgeçmemekle beraber artık vaktinizi daha çok torunlarla geçiyormuşsunuz. Torunlarda dedeleri olmanın keyfini yaşıyorlarmış. Ne mutlu size. 

Mustafa MİS: Hafta içi özel bir spor yöntemi geliştirmişsiniz. Hafta sonu ise İskele bölgesinde bisiklet sürüyormuşsunuz. Şu hafta içi yaptığınız sporu yakın dostlarınıza da öneriyor musunuz? 

POLEMİX

“Osmanlı Ordusu, Bizans surlarına dayandığında, şehirde halk bir yandan maviler yeşiller kavgası verirken, diğer yandan da meleklerin dişi mi erkek mi olduğunu tartışıyormuş. Bu bilgiyi ilk edindiğimde 11-12 yaşlarındaydım ve ilk tepkim "salak mıymış bu insanlar?" olmuştu. Şimdi 58 yaşındayım. 100 yıl sonra birilerinin bu gün Kıbrıs'ta bizi çeşitli sıfatlarla ayrıştırmasına "Salak" tanımı yapacağına eminim. Umarım bedelimiz Bizans'ın ki kadar ağır olmaz “

Dr. Bülent Dizdarlı