banner564

Rakamlar neyi gösteriyor?

   KKTC’de fert başına düşen milli gelirin 15 bin dolara yaklaştığı açıklandı…
   Bu rakamı dikkate alarak ekonominin iyiye gittiğini söyleyenler var…
   Geleceğe yönelik pembe tablolar çiziliyor… 
   Ama gerçek durum hiç de iddia edilen gibi değildir...
   Ülkenin her yanından bir üzücü haber geliyorsa...
   İnsanlar çaresizlikten kötü işler yapıyorsa...
   O ülkede işlerin iyi gittiği iddia edilemez...
   Bakarsanız hayvan üreticisi zararlardan, iflastan söz eder…
   Vatandaşlar ise kilosu 400 liraya fırlayan kıymayı alamaz duruma geldiği için bu duruma isyan eder…
   Mağaza sahiplerine, hatta market işletmecilerine, özellikle ay ortasında “işler nasıl?” diye sorarsanız, gerçek durumu daha iyi anlayabilirsiniz…
   Beş yıl öncesine kadar ayın 24’ünden sonra alış-verişler azalır, parasızlık kendini gösterirdi...
   Şimdi ayın 15’inden sonra dikkat çekici azalmalar yaşanıyor...
   Bunun nedeni piyasanın durgunluğu ve insanların parasızlığıdır...
   Sıkıntı çekmediğini söyleyen insan sayısı parmakla gösterilecek kadar azaldı…
   Halk, geleceğinin ne olacağını bilmiyor...
   Siyasilere kesinlikle güvenmiyor...
   Artan suçlardan duyduğu rahatsızlığı çok açık bir şekilde belli ediyor...

Devlet kemer sıkmalı

   Yaşanan ağır ekonomik krizin faturasını sadece dar ve sabit gelirli halka çıkarmak iyi bir yönetim anlayışı değildir…
   KKTC devleti öncelikle kendi giderlerini kısmalı, gösterişten uzaklaşmalı ve ciddi tasarruf önlemlerini hayata geçirmelidir…
   Dağınık haldeki kamu binalarını azaltıp, daha toplu bir çalışma sistemi geliştirilmeli; boştaki personeli ihtiyaçlı kurumlara aktarmalıdır…
   Devlet kurumlarında elektrik ve araç kısıtlamasına ‘mutlaka’ gidilmelidir…
   Günün belirli saatlerinde klima ve aydınlatma kullanımı yasaklanmalıdır…
   Resmi Hizmet Araçları’nın tamamı satılmalı, geliri hazineye aktarılmalı ama ‘maaş ödemelerinde’ değil, alt yapı yatırımlarında kullanılmalıdır…
   Eğitimli bir toplum olmakla övünmemize karşın, en cahil ülkelerde yaşanmayan travmalarla boğuşuyorsak, bunun derinliklerine inmeli, özellikle de ciddi araştırma raporlarını çok iyi değerlendirmeli ve önlem almalıyız...
   Tamamen çaresizlik içinde miyiz?..
    Elbette değil...
   Çaresizlik içinde kıvranmak ve umutları tamamen tüketmek doğru değildir...
   İstenirse kısa sürede ayağa kalkabilir, yıkılan umutları yeniden yeşertebiliriz...
   Ancak bunun ilk şartı, devleti devlet yapmaktır...
   Devlet, devlet olduğunu gösterebildiği zaman...
   Her türlü sorunun üstesinden gelebiliriz...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Öz
Öz - 8 ay Önce

Madde 10, paragraf 1: Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar.

banner608

banner473