banner564

Referandumun 20’inci yılı

   Kıbrıs sorunuyla ilgili tarihsel süreçte en önemli günlerden biri de 24 Nisan 2004 yılında gerçekleştirilen referandumdur…
   Bugün unutulmaması ve sürekli canlı tutulması gereken bir gündür…
   Özellikle Kıbrıslı Türklerin çeşitli etkinliklerle dünyaya mesaj vermesi için önemli bir fırsattır…
   Bundan 20 yıl önce 24 Nisan günü; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan ve AB tarafından da desteklenen kapsamlı çözüm planına yüzde 65 oyla “evet” demiştik…
   Kıbrıslı Rumların yüzde 75’i ise siyasi liderliğin ve kilisenin etkisiyle “hayır” oyu kullanarak, adanın yeniden bütünleşmesini bertaraf etmişti…
   Aradan 20 yıl geçtikten sonra bunları konuşmanın bir faydası var mıdır?..
   Elbette vardır…
   Annan Planı ‘İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı’ federal çözümü öngörüyordu…
   Rumlar o tarihte buna “hayır” diyerek 110 bin göçmenin evine, köyüne dönmesini engellemiş oldu…
   Kıbrıslı Türkler ise, önceden verilen sözlere rağmen “evet” dediği halde ambargolardan kurtulamadı…
   Avrupa Birliği “evet” diyen tarafı ödüllendireceğine “hayır” diyenleri tam üyeliğe kabul etti…
   Adanın bir kesimine milyarlarca Euro akıttı…
   Diğer kesimine gönderilen yardım miktarı 500 milyon Euro’yu da bulmadı…
   İşte o nedenle her yıl 24 Nisan’da sesimizi yükseltmeli ve bizlere yapılan haksızlığı gür bir sesle tüm dünyaya anlatmalıyız…

Öncesi de önemli

   Kuşkusuz; 2004 referandumu öncesindeki gelişmeleri de unutmamak gerekiyor…
   Savaş sonrasında Kıbrıslı Türklerle, Rumların yeniden birleşmesi yönünde yoğun girişimler yapıldı...
  Zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim tarafından hazırlanan çözüm planını Rumlar kabul etmedi...
  Bir diğer Genel Sekreter Perez de Cuellar ‘çözüm belgesi’ sundu yine reddettiler...
  Amerikan Planı hazırlandı yine olmadı...
  Nihayet 2004 yılında Genel Sekreter Kofi Annan’ın adını taşıyan kapsamlı bir plan hazırlandı ve referanduma sunuldu...
  Planın hazırlanmasında başrolü, eski Rum lideri Yorgo Vasiliu oynadığı halde, Rumların ezici bir çoğunluğu 24 Nisan 2004 referandumunda yüzde 75 gibi ezici bir çoğunlukla ‘Hayır’ oyu kullandı...
  Kıbrıslı Türkler, geçmişte yaşanan acıları bir kenara itip “ortak bir gelecek’ için çözüme güçlü destek verdi...
  Özetle adanın yeniden bütünleşmesinin önünü tıkayan Rumlar oldu...
 Adanın bugün bölünmüş olmasının temelinde, kilisenin ve dönemin Rum lideri Tassos Papadopulos ile AKEL Lideri Hristofyas’ın, Kıbrıslı Rumları ‘hayır’a yönlendirmesi vardır...
  “Evet” demiş olsalardı, bugün ‘işgalcilikle’ suçladıkları Türk ordusu adadan çekilmiş olacaktı...
  Maraş açılacak, turistlerle dolup, taşacaktı...
  O yüzden 24 Nisan 2004 referandumunun sonuçları her fırsatta dile getirilmeli ve Kıbrıslı Türklerin ‘çözüme katkısı’ dünyanın gözüne sokulmalıdır... 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 hafta Önce

İyi ki 24 Nisan 2004 Yılında Annan Referandumunda Rumlar Hayır dedi de Dünyanın kabullendiği Federal çözüm ile KKTC bugün BM’ye kayıtlı AB Üyesi Bir Avrupa Ülkesi olmadı,
Aksi halde Bugün KKTC’de Elli Bakan veya Bakmayan Baş olan veya olmayan Bakanlar Cumhurbaşkanları Danışmanlar Danışmayanlar müşavirler İç işlerine Dış işlerine Bakmayanlar olmayacaktı ! Yarım gün mesailer , İhalesiz alımlar , Yolsuzluklar ve Sahtekarlikları Bugün yaşamayacaktık ! Ek mesaileri 13. Maaşları kim kaybetmek istesin ki ! Can alan yollarımızda Kırmızı ışıkta , Yayaya Geçitlerinde durmayanlarımız Alkollü Araba Sürücülerimiz Sürat Limiti bilmeyenlerimiz Rumlar’ın Evet demesi ile Evde mi kalacaklardı yani ! Hesap verebirlilik ile Uluslararası Hukuku neden KKTCye sokalim ki ? Dağlarımızı oyup Ormanlarımızı yakmaya , İnsan dışkılarımızı Çevremize Denizlerimize dökmeye kim Bizlere DUR diyebilsin ki ? Sattığımız bizim olmayan Rum Malları için gerçekten şikayetçi olanımız mı var
TMK çalıştıramamanın bedelini Çözümle niye ödeyelim ki ! KKTCyi Dünyadan koparan Ayrılıkçı Liderlerimiz ile bugün İzdiham yaşattığımız Güneyle geçiş kapılarının kim kalkmasını istesin ki ? Kapanıp kaldığımız KKTC’de Narenciyemizin Enginarımızın dalında kalma’masını kim İstemesin ki !
Yolsuzluklar usulsüzlükler Sahtekarlıklarla yaşadığımız Ülkemizde Rumlar’ın Hayır demesiyle mutlu değilmiyiz yani ! Bugün KKTC’nin yeni Egemen ayrı siyaseti ile var olan mevcut sistemimiz ile KKTC’yi Tanıyacak bir Ülke arıyoruz ! Yok mu Dünyada KKTC’yi tanıyacak bir Ülke !!!!

Öz
Öz - 2 hafta Önce

Annan Planı ile KC üniter bir devletten, kuzeyde K/Türklerin, güneyde Rumların yaşadığı resmi olmasa da fiilen, federal bir devlete dönüşmüştür. Yine bu olan ile iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayanan bir devletin temeli atılmıştır. Bu devlet bir bütün olarak AB ülkesi olmuş, yurttaşları AB vatandaşı olmuşlardır. İki taraf arasında uyuşmazlık çözülene kadar uygulanması zor olan AB muktesebatı kuzeyde, askıya alınmıştır. Kuzey ve güney arasında Yeşil Hat tüzüğü ile ticaret geliştirilmeye çalışılmıştır. AB yardımları kuzeye de uygulanmaya başlamıştır. AB bursları verilmesi sağlanmıştır. AİHM kuzeyde kurulan TMK nunu bir hukuki merci olarak kabul etmiştir. Brüksel’de Kıbrıslı Türk toplum temsilcileri kabul görmüşlerdir. Kısacası Annan Planı Kıbrıs Türk Toplumunu dünyaya açmıştır. Gideceğimiz yolu göstermiştir. Bu yolu Crans Montana’ya kadar Rumlar, Crans Montana’dan sonra da Tatar engelemeye çalışmış ve çalışmaktadırlar. Bunun neticesi olarak o dönemde doğan çocuklarımızın geleceği engellenmiş ve engellenmeye devam edilmektedir. Kimsenin çocuklarımızın geleceğini yok etmeye, onları göç etme zorunda bırakmaya hakkı yoktur. Bir an önce K/Türk toplumundan kopuk olan, yönetici koltuğuna oturanların, toplumun sesine kulak verip, toplum gerçek temsilcilerine yerlerini bırakmalarının zamanı çoktan gelmiş ve geçiyor.

Turkish Power
Turkish Power - 2 hafta Önce

Tamam da ingiliz muhiplerine palikarya yancilarina bunu nasil anlatacaksin soylesen de anlama idrak kapasitesi nerede artik bu is botti si...len go...
.un davasi olmaz TC ab ye tam uye olmadan bu is cozulemez.

banner608

banner474