banner564

Referandumun on beşinci yıldönümü

 24 Nisan 2004 Annan Referandumunun 15. yıl dönümü de sessizce geçip gitti. Sessizce diyorum çünkü yerel medyamızda yayınlanan günlük gazetelerin sadece ikisinde referandumun yıl dönümüne yer verildi. En barışçı söylemleri yapan kesimler bile her nedense böylesi bir güne sahip çıkmamakta, sesimizi dünyaya duyurmak adına hiçbir icraat yapmamaktadır.
24 Nisan referandumu soğuk savaşın sona ermesi ile yeniden şekillenen uluslararası sistemin ürünüydü. Küreselleşmenin etkileri ile Kıbrıs Sorunu parametrelerinde önemli değişikliklerin gerekliliği söz konusuydu ve öyle de oldu. Annan Planı çerçevesinde ilk kez Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine, görüşmeler sonucunda uzlaşı sağlanamayan noktaların doldurulması için tam yetki verilmişti. Nisan 2004 başında son şeklini alan Annan Planı kısa süreli bir propaganda süreci sonunda halk oylamasına sunuldu. Ancak halk oylamasında Kıbrıslı Türkler “Evet” derken, Kıbrıslı Rumlar ise “Hayır” demişlerdir. 
Gelinen noktada Annan Planı her ne kadar vücut bulmasa da, Kıbrıslı Türkler kendi geleceklerini belirleme isteklerini, Kıbrıs sorununda en barışçı taraf olduklarını tüm dünyaya ispat etmişlerdir. İşte sırf bu yüzden, tüm dünyaya “Evet” dediğimiz güne sahip çıkmalı, yeniden bunu herkese hatırlatmalı ve de anlatmalıyız.
24 Nisan referandumu hafife alına bilinecek bir oylama değildir. Biz kendi “Evet” deyişimize sahip çıkmadığımız/çıkmadığımız süre içinde, kendi iç politikamızda gerekli olan değişikliği yapamadık/yapmadık. Kıbrıs sorununda gözlemlenen bu büyük değişikliği biz kendi içimizde gerçekleştiremedik. Kendi sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerimizi korumak adına ortaya ne koyabildik ki? Kendi içimizde olduğumuz yerde saymaya devam ederken, uluslararası platformlarda verilen sözler elbette havada kalacaktır. 
Konu 24 Nisan referandumu olunca söylemeden geçmek istemediğim bir konu daha var. Önümüzdeki Mayıs ayı içerisinde Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri yapılacaktır. 
Referandum sürecinde “Hayır” diyen güney komşumuzun siyasi partisi AKEL, geçmişe sünger çekercesine gibi yeni bir sayfa açmaya çalışıyor. Her zaman kendi ideoloji ve politikalarını güçlü bir şekilde dile getiremeyen AKEL, kendi kimliği ile bağdaşmayacak bir şekilde referandumda “Hayır” derken aynı zamanda Kıbrıs Türk soluna da ihanet etmişti. 
AKEL bugün Nisan 2004 deki “Hayır” deyişinin hesabını vermediği/veremediği gibi Mayıs 2019’da yapılacak AP seçimlerine Kıbrıslı Türk aday göstererek bir anlamda Kıbrıs Türk solunun oylarına talip olmuştur. AKEL’in adayı Sayın Niyazi Kızılyürek, herkesçe sevilen ve iki toplumlu çalışmaları ile takdir edilen birisidir. Ancak Niyazi Kızılyürek’e verilecek oylar önce AKEL’e sonra Niyazi Kızılyürek’e sayılacaktır. Çünkü Niyazi Kızılyürek’in aldığı oyları AKEL de almış olacak. Bu yüzden soruyorum AKEL Sn. Kızılyürek’e desteğinde samimi iseydi, Sn. Kızılyürek AP seçimlerinde bağımsız aday çıksaydı aynı desteği verir miydi? Hiç sanmam…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner608

banner473