Bugün, Kıbrıs tarihinde unutulmaması gereken bir gündür…
Özellikle Kıbrıslı Türklerin çeşitli etkinliklerle dünyaya mesaj vermesi için önemli bir fırsattır…
Bundan 18 yıl önce 24 Nisan günü; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan ve AB tarafından da desteklenen kapsamlı çözüm planına yüzde 65 oyla “evet” demiştik…
Kıbrıslı Rumların yüzde 75’i ise siyasi liderliğin ve kilisenin etkisiyle “hayır” oyu kullanarak, adanın yeniden bütünleşmesini bertaraf etmişti…
Aradan 19 yıl geçtikten sonra bunları konuşmanın bir faydası var mıdır?..
Elbette vardır…
Annan Planı ‘İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı’ federal çözümü öngörüyordu…
Rumlar o tarihte buna “hayır” diyerek 110 bin göçmenin evine, köyüne dönmesini engellemiş oldu…
Kıbrıslı Türkler ise, önceden verilen sözlere rağmen “evet” dediği halde ambargolardan kurtulamadı…
Avrupa Birliği “evet” diyen tarafı ödüllendireceğine “hayır” diyenleri tam üyeliğe kabul etti…
Adanın bir kesimine milyarlarca Euro akıttı…
Diğer kesimine gönderilen yardım miktarı 500 milyon Euro’yu da bulmadı…
İşte o nedenle her yıl 24 Nisan’da sesimizi yükseltmeli ve bizlere yapılan haksızlığı gür bir sesle tüm dünyaya anlatmalıyız…
Öncesi de önemli
Kuşkusuz; 2004 referandumu öncesindeki gelişmeleri de unutmamak gerekiyor…
Savaş sonrasında Kıbrıslı Türklerle, Rumların yeniden birleşmesi yönünde yoğun girişimler yapıldı...
Zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim tarafından hazırlanan çözüm planını Rumlar kabul etmedi...
Bir diğer Genel Sekreter Perez de Cuellar ‘çözüm belgesi’ sundu yine reddettiler...
Amerikan Planı hazırlandı yine olmadı...
Nihayet 2004 yılında Genel Sekreter Kofi Annan’ın adını taşıyan kapsamlı bir plan hazırlandı ve referanduma sunuldu...
Planın hazırlanmasında başrolü, eski Rum lideri Yorgo Vasiliu oynadığı halde, Rumların ezici bir çoğunluğu 24 Nisan 2004 referandumunda yüzde 75 gibi ezici bir çoğunlukla ‘Hayır’ oyu kullandı...
Kıbrıslı Türkler, geçmişte yaşanan acıları bir kenara itip “ortak bir gelecek’ için çözüme güçlü destek verdi...
Özetle adanın yeniden bütünleşmesinin önünü tıkayan Rumlar oldu...
Adanın bugün bölünmüş olmasının temelinde, kilisenin ve dönemin Rum lideri Tassos Papadopulos ile AKEL Lideri Hristofyas’ın, Kıbrıslı Rumları ‘hayır’a yönlendirmesi vardır...
“Evet” demiş olsalardı, bugün ‘işgalcilikle’ suçladıkları Türk ordusu adadan çekilmiş olacaktı...
Maraş açılacak, turistlerle dolup, taşacaktı...
O yüzden 24 Nisan 2004 referandumunun sonuçları her fırsatta dile getirilmeli ve Kıbrıslı Türklerin ‘çözüme katkısı’ dünyanın gözüne sokulmalıdır...
Biz Evet dedik. Onlar Hayır dedi. Onlar AB ye girdi. Biz giremedik. Neticede görüşmeler devam etti. Şimdi onlar ne diyor? Biz ne diyoruz? Onlar Crans Montana’da kaldığımız yerden devam diyor, biz (Aslında Tatar) BM toplansın, Egemenliğimizi onaylasın, İki eşit egemen devlet olduktan sonra oturup konuşalım diyoruz.Onlar Hiç olmazsa, Maraş, Ercan, Mağusa limanı açılsın diyorlar, biz tekrar BM toplansın, egemenliğimizi onaylasın eşit egemen iki devlet diyoruz.Artık biz , Annan Planında bizim Evet deyip, onların Hayır dediğini, kimin gözüne sokabiliriz ki? Gerçekten bizim derdimiz, bir hal çaresi mi? Yoksa olmayacak duaya amin demek mi?