Bugün, Kıbrıs tarihinde unutulmaması gereken bir gündür…
Özellikle Kıbrıslı Türklerin çeşitli etkinliklerle dünyaya mesaj vermesi için önemli bir fırsattır…
Bundan 18 yıl önce 24 Nisan günü; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan ve AB tarafından da desteklenen kapsamlı çözüm planına yüzde 65 oyla “evet” demiştik…
Kıbrıslı Rumlar ise yüzde 70’in üzerinde bir oyla bu plana “hayır” diyerek, adanın yeniden bütünleşmesini bertaraf etmiş oldu…
Aradan 18 yıl geçtikten sonra bunları konuşmanın bir faydası var mıdır?..
Elbette vardır…
Annan Planı ‘İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı’ federal çözümü öngörüyordu…
Rumlar o tarihte buna “hayır” diyerek 110 bin göçmenin evine, köyüne dönmesini engellemiş oldu…
Kıbrıslı Türkler ise, önceden verilen sözlere rağmen “evet” dediği halde ambargolardan kurtulamadı…
Avrupa Birliği “evet” diyen tarafı ödüllendireceğine “hayır” diyenleri tam üyeliğe kabul etti…
Adanın bir kesimine milyarlarca Euro akıttı…
Diğer kesimine gönderilen yardım miktarı 500 milyon Euro’yu da bulmadı…
İşte o nedenle her yıl 24 Nisan’da sesimizi yükseltmeli ve bizlere yapılan haksızlığı gür bir sesle anlatmalıyız…
Öncesi de önemli
Kuşkusuz; 2004 referandumu öncesindeki gelişmeleri de unutmamak gerekiyor…
Savaş sonrasında Kıbrıslı Türklerle, Rumların yeniden birleşmesi yönünde yoğun girişimler yapıldı...
Zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim tarafından hazırlanan çözüm planını Rumlar kabul etmedi...
Bir diğer Genel Sekreter Perez de Cuellar ‘çözüm belgesi’ sundu yine reddettiler...
Amerikan Planı hazırlandı yine olmadı...
Nihayet 2004 yılında Genel Sekreter Kofi Annan’ın adını taşıyan kapsamlı bir plan hazırlandı ve referanduma sunuldu...
Planın hazırlanmasında başrolü, eski Rum lideri Yorgo Vasiliu oynadığı halde, Rumların ezici bir çoğunluğu 24 Nisan 2004 referandumunda yüzde 75 gibi ezici bir çoğunlukla ‘Hayır’ oyu kullandı...
Kıbrıslı Türklerden ise ‘evet’ çıktı...
Rumlar bu şekilde ‘yeniden bütünleşmenin’ önünü tıkamış oldu...
Adanın bugün bölünmüş olmasının temelinde, kilisenin ve dönemin Rum lideri Tassos Papadopulos ile AKEL Lideri Hristofyas’ın, Kıbrıslı Rumları ‘hayır’a yönlendirmesi vardır...
“Evet” demiş olsalardı, bugün ‘işgalcilikle’ suçladıkları Türk ordusu adadan çekilmiş olacaktı...
Maraş açılacak, turistlerle dolup, taşacaktı...
O yüzden 24 Nisan 2004 referandumunun sonuçları her fırsatta dile getirilmeli ve Kıbrıslı Türklerin ‘çözüme katkısı’ dünyanın gözüne sokulmalıdır...
Sayın Akar , Şayet siz vatan sever Kıbrıslı bir Rum siyasetçi olmuş olaydınız, Hamaset ben yaparım olur ve partizanca yönetilen, dökülen Tarihi eserlerine Limanlarına , yollarına Doğaya Çevre temizliğine ilgi göstermeyen , Siyaseti ve Ekonomiyi beceremeyip tüm sektörlerini batıran borç batağında olup memurunun maaşını bile ödeyemeyen, Bugün söylediğini yarın değiştiren , Dünyanın yaka sildiği bir KKTC ile Gerçekten dönüşümlü Başkanlık’la Ortak olup Birleşmek istermiydiniz acaba !!!