Nüfusa göre siyasi parti, kamu görevlisi, birlik, dernek, cemiyet, sendika, internet gazetesi ve web tv sayısında dünyanın ilk sıralarındayız…
   Boşanmalarda da öyle…
   Bir yılda bin 200 evliliğe karşılık bin 50 boşanma ‘dünya rekoru’ değil midir?..
   İşte kendimizi tanıtmak için müthiş fırsat var… 
   Kalp, kanser, diyabet gibi hastalıkları ‘dünya şampiyonluğuna’ oynadığımız da biliniyor...
   Ama yine de KKTC’yi tanıyan bir ülke olmuyor…
   Öyleyse daha çok şampiyonluklarımız olmalı…
   Mesela su, karayolları ve posta daireleri…
   Üçü de hizmet veremez durumda…
   Bir arıza olduğu zaman Su veya Karayolları dairelerinde ‘acil müdahale’ ekibinin olmaması dikkat çekicidir…
   Bir yabancı size “Karayollarınız çalışmıyor mu?” diye sorduğu zaman ona nasıl bir cevap verirsiniz?..
   “Evet vardır ama tümü bina içi hizmet veriyor…”
   Teknik ekip yok mudur?..
   Maalesef yoktur…
   Adam o anda istese de istemese de sizi kafasının bir yerine koyuyordur…
   “Daire ve 100’den fazla personeli var ama iş yapacak ekibi yok…”
   İşte bu da tanınmaya giden bir yol…
   Posta daireniz var mı?..
   Elbette var…
   Var ama 4 kilometrelik bir mesafeden gönderilen mektup 10 gün sonra adrese ulaşabiliyor…
   Avrupa’dan gönderilenler?..
   Onlar 40 veya 80 günde adrese ulaşıyor…
   İşte bir büyük başarı daha…
   Bunu da yaz kafanın bir kenarına…
   Geriye ne kaldı?..
   Psikolojik sorunlar…
   Küçük bir yerde sadece devletin akıl hastanesine ayda 2 bin 400 hasta başvuruyorsa, bu da bir dünya rekoru değil mi?..

Bizde rekorlar bitmez

  Bize gerçekten bir şeyler oldu…
  Nüfusumuza göre araç ve cep telefonu kullanımında lider değilsek bile; ilk 10 arasında olduğumuzu iddia edebiliriz...
  Emeklilik ve müşavirlik...
  Sadece partilerin değişmesinde değil, aynı partiye mensup bakanların değişmesinde bile ‘üst kademe yöneticileri’ postalanıyor...
  Nereye?..
  Müşavirler ordusuna veya değiştirilmiş adıyla ‘işe gelmeden maaş alanlar’ sınıfına...
  Bunun anlamı “İşe gelmeden maaşını al, yan gel keyfine bak...”
  Yazık günah değil mi?..
  Müdürlük, müsteşarlık makamına yükselttiğiniz ve devletin kasasından ayda 60-70 bin lira maaş ödediğiniz insanları bir anda verimsiz hale getiriyorsunuz...
  Çok sayıda gencimiz işsiz, beş parasız dolaşıp, bunalım geçirirken; sizlere bu kadar savurganlık için kim yetki veriyor?..
  Vatandaş mı?..
  Seçime gittiğinizde vatandaşlara ‘tüm yanlışları’ düzelteceğinize dair söz veriyor, seçim sonrasında ise bu sözlerin tümünü unutuyorsunuz...
  Eskilerin bıraktığı yerden yanlış icraatlara devam ediyorsunuz...
   Öyleyse sizlere bir şampiyonluk daha…
   Elektrik Kurumuna 5 ayda 5 Yönetim Kurulu Başkanı tayin ediyorsunuz…
   Bundan daha büyük bir rekor olabilir mi?..
   Asla olamaz…
   Siyasi manevra ve yalancılıkta bir numara…
   Hem de dünyanın bir numarası…