banner564

Retçi tutum fayda sağlamaz

Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, BMGS Sayın Guterres’in kişisel Temsilcisi Sayın Holguin Cuellar’ın, iki toplum liderinin katılımı ile düzenlemeye çalıştığı üçlü toplantıya katılmayacağını açıkladı. Bunun yanlışlığı çok açıktır. Sayın Tatar’ın gerekçesi ise, mülkiyet konusunda güneyin takip ettiği politika olduğudur. Şimdi bunu irdeleyelim. 
Evet, güneyde takip edilen bu saldırgan tutum kabul edilemezdir. Ancak 3 sene öncesine kadar, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nde, güneyin mülkiyet sorunu konusunda; AİHM’in, Taşınmaz Mal Komisyonun etkin bir kurum olduğu kararına karşı olan güneyin tutumunu destekleyen ülke sayısı 8 idi. Şimdi bu sayı 18’e çıktı. Neden? Çünkü AİHM’in kararına temel olan esas; BM parametreleri zemininde federal çözüm hedefi idi. Ancak Sayın Tatar, bunu reddedip, iki devletli siyaset hattına yönelince, güneyin tutumunu destekleyen ülke sayısı 8’den 18’e çıktı.  
Sayın Tatar’ın, Sayın Holguin Cuellar’ın gerçekleştirmeye çalıştığı üçlü zirveyi reddetmesi; Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nde, AİHM’in etkin hukuk yolu olduğuna dönük kararına karşı, 10 Haziran’da görüşme yapılacak olmasına denk geldi. Bu konuda güneyin yanına geçen 10 ülkenin sayısını, bu tavır artırır mı, düşürür mü? Delegeler Komitesi’nde, karar için istenen sayı, 24’tür. Yani 24 ülke, AİHM’in TMK’nin etkin yol olduğuna dönük kararına, “Hayır değildir” derse; yıllardır iğne ile kuyu kazarak elde edilen bu zemini, güneyin bağnazları bir çırpıda “şiro” ile doldurur. Hal bu iken, Sayın Tatar; o BM masasına; “mülkiyet sorununu esastan çözüme götürmek için, toplumlararası görüşmeye hazırım.  
Ayrıca; AİHM kararı temelinde biz, TMK’yı daha etkin kılacağız” tavrı ile gitse, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’ndeki bu oyunu etkisiz kılar ve mülkiyet sorunu nedeni ile yapılan saldırı boşa çıkardı. Sayın Tatar’ın bu retçi tutumu, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nde, Sayın Hristodulidis’e,  destekçi sayısını artırma imkan sağlar. Geçmişten de ders çıkartmıyorlar.
Çünkü 1998’de her ikisi de rahmetli olan Sayın R.R. Denktaş ile Sayın İsmail Cem, bir basın toplantısı yapmışlar ve Konfederasyon tezine geçtiklerini açıklayıp, “artık toplumlararası görüşme yok, devletten devlete görüşme varsa görüşmeler olur” demişlerdi. Ancak bu, 1 yıl sürdü. 1999’da Sayın Denktaş, Sayın Kleridis’le New York’ta BMGS nezaretinde dolaylı toplumlararası görüşme gerçekleştirdi. Ama başlayan görüşme sürecine, “Türk Tarafı”, önceki güçlü pozisyonundan daha geriden başladı. Çünkü Kıbrıs Türk Liderliği ve Türkiye; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuruluş Antlaşmalarında yerini alan, Üç Garantör Ülkenin üye olmadığı bir uluslararası kuruluşa, Kıbrıs’ın üye olamayacağı kuralını yok sayan, AB Helsinki Zirvesi sonucunu kabul etmek zorunda kalarak oturdu. Bu da “çözüm olmadan da KC’nin, AB üyesi olabileceği” hükmü idi. 
Yani, o masaya, sahip olduğumuz temelden daha geri olarak dönmek zorunda kaldık. Şimdi bu retçi tavırların benzeri ile hangi kazanımı koruyabilirsiniz? Hadi bu eski diye unuttunuz. Peki, TDT’de karşılaşılan iki darbe de mi, sizi düşündürmüyor? 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Muslihiddin
Muslihiddin - 1 gün Önce

Caresisiz, fakiriz, perişan olduk, ne isterlerse verelim, ne derlerse yapalım diyorsunuz yani, öyle mi...? Amacımız, daha lux bir jipe binmek, daha çok meyhaneye gitmek, daha çok alışveriş, daha lux villa, daha çok tatil ve gezi, daha çok alkol, kumar ve fuhus, daha pahalı spor ayakkabı olmasın sakın..!

banner471

banner474