Kıbrıs Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir komünist parti lideri; merhum Dimitris Hristofyas 2008 yılında Cumhurbaşkanı seçilmişti…
   Hristofyas’ın, CTP ile yakın ilişkisi vardı…
   Özellikle merhum Özker Özgür’le yurt içi ve yurt dışında görüşmeler yapıyor, bölünmüş ülkenin bütünleşmesi için ‘birlikte mücadele’ mesajı veriyordu…
   Hristofyas’la onlarca kez görüşme şansımız olmuştu…
   Cenevre’de, dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile bir araya geldiğinde kendisiyle Kıbrıs sorunu üzerine sohbet etme imkanımız olmuştu…
   “Senden başka Kıbrıslı Türk gazeteci yok mudur?” diye sorduğu zaman, kendisine şu öneriyi yapmıştım:
   “Siz bir taraftan tüm Kıbrıslıların Cumhurbaşkanı olduğunuzu söylersiniz, diğer yandan gittiğiniz her yere sadece Kıbrıslı Rum gazetecileri götürüyorsunuz. Bundan sonraki dış gezilerinizde 2 veya 3 de Kıbrıslı Türk alırsanız hem güven artırmış olursunuz, hem de AB’den çok puan toplarsınız…”
   İki toplumlu ilişkilerde ön sırayı alan AKEL’in lideri dahi bu basit teklife karşılık veremedi…
   Neden mi?..
   Kilise ve fanatik çevrelerden korktuğu için…

Anastasiadis ne yapıyor?..

   Şimdiki Rum lideri Nikos Anastasiadis, ana muhalefetteki DİSİ lideri olduğu zaman iki kez kendisini Türk kesiminde, Kanal T televizyonunda programa davet etmiştim…
   İkisine de katılıp, dönemin Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’le birlikte program yapmıştı…
   Ayrıca Annan Planı için ‘evet’ kampanyasının başını çekmişti…
   Fakat Cumhurbaşkanı seçildikten sonra o da değişiverdi…
   Bir sihirli değnek dokunduğu zaman tümü farklı bir insan oluyor…
   Kıbrıslı Türklere tepeden bakmaya başlıyor ve fanatik Rum örgütlerini, özellikle de kiliseyi memnun etmeye çalışıyorlar…
   Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün en önemli nedenlerinden biri işte budur…
   Kıbrıslı Türklere ‘eşit yaklaşım’ konusunda güven veremediler…
   “Çözüme ihtiyaç duydukları bir dönemde bunu yapamıyorlarsa, çözümden sonra neler olur” diyerek, endişesini dile getirenlere kızabilir miyiz?..
   Elbette kızamayız…

Hata üstüne hata yaptı

   Anastasiadis, görev süresince Kıbrıslı Türklere yönelik ciddi hatalar yaptı…
   Hala yapmaya devam ediyor…
   Bunlardan bir tanesi, güneydeki İngiliz okulunda müdür muavini olan Kıbrıslı Rum öğretmenin görevden alınmasına onay vermesidir…
   Avrupa’da ün yapmış olan Rum eğitimciyi neden görevden almışlardı?..
   Hatırlayan var mıdır?..
   Okulda Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk çocukların yakınlaşmasına yardımcı olduğu için fanatik velilerin saldırısına uğramıştı…
   Bunun sonucunda müdür muavinini Rum olduğu halde, Anastasiadis’in onayı ile onu görevden almaktan çekinmediler…
   Bir başka yanlışı, Kıbrıslı Türklerin güneydeki hastanelerden yararlanmasını sonlandırmak oldu…
   Gerekçesi şuydu:
   “Efendim sigorta primini Rumlar ödüyor ama Türkler hastanelerden bedava yararlanıyor…”
  Kıbrıslı Türkler 1963 saldırıları, 15 Temmuz Cunta darbesi ve onun yol açtığı 20 Temmuz harekatı nedeniyle ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ sigorta sisteminin dışında kaldı…
   Bunun suçu kimindir?..
   Kıbrıslı Türklerin sağlık hakkını ellerinden almak yerine 2 farklı formül geliştirilebilirdi…
   Birincisi; AB’den sağlık konusunda ‘özel fon’ talep edip, masrafları bu şekilde karşılamak ve Kıbrıslı Rum vergi mükelleflerinin tepkisini bu şekilde geçersiz kılmak…
   İkincisi belirli bir rakamla ‘aylık prim’ yatıranlara ücretsiz sağlık hakkı yaratmak…
   Bu ikinci teklifi Anastasiadis’e bazı Rum ileri gelenleri de yaptı ama sonuç alamadı…

Vietnamlıya pasaport var da

   Anastasiadis’in bir başka büyük hatası vatandaşlıklarla ilgilidir…
   Saçmalığa bakar mısınız?..
   Cezaevindeki Vietnamlıya ve ailesine pasaport veriyor ama anne veya babası Kıbrıslı Türk olan çocukları bundan mahrum ediyor…
   Çocuğunu Adana’da veya İstanbul’da dünyaya getirene vatandaşlık veriyor, kendi Rum hastanelerinde doğum yapanlara bu hakkını vermiyor…
   Avrupa Birliği de bu hukuk dışı uygulamaya göz yumuyor…
   Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünde en önemli sorun güven bunalımıdır…
   Kıbrıs Rum liderliğinin bu yanlış siyaseti yüzünden adanın bölünmüşlüğü devam ediyor…
   İki toplum arasında güven duyguları gelişmediği sürece kalıcı bir çözüme ulaşmak kolay olmayacak…
   Sayın Anastasiadis görev süresinin son aylarında bu hatalardan dönüş yapmasını ve başkanlık için adaylığını koyanların ‘iki toplumun eşit hakları’ konusunda net mesajlar vermesini bekliyoruz…
   Kalıcı ve sağlam bir çözüme her zaman destek olacağız…
   Ama önceliğimiz karşılıklı güvenin artırılmasıdır…