Kıbrıs’ın iki lideri arasında ilk buluşma gayet iyi bir atmosferde gerçekleşti…

   İki lider de samimi pozlar verdi…

   Fakat bu görüşmenin üzerinden 24 saat geçmeden Rum toplumu lideri Hristodulidis, Kıbrıslı Türkler açısından iki önemli noktayı öne çıkaran bir açıklama yaparak, herkesin sevincini umutsuzluğa dönüştürdü…

   Üstelik bunu Yunan Alayını ziyaretinde yaptı…

   Kıbrıslı Türkler, Hristodulidis’e doğal olarak tepki göstermeye başladı…

   Ne var ki; Hristodulidis daha Dışişleri Bakanı olduğu dönemde kartlarını açık oynadı…

   Kapalı kapılar ardında hemen tüm Rum siyasilerin düşündüklerini o açık bir dille ortaya koydu…

   Crans Montana’da Türk tarafından mülkiyet konusunda istediklerini almadılar mı?..

   Çözüm sonrasında kurulacak mülkiyet mahkemesinin iki yabancı, iki de Kıbrıslı üyeden oluşmasını…

   Ayrıca ilk başvuru hakkının ‘gerçek mal sahibinde olmasını’ karara bağlamadılar mı?..

   Harita meselesine geçelim…

   Kıbrıs Türk tarafı bu kez çözüm olacağı inancıyla masaya ilk defa harita koymadı mı?..

  AKEL’in eski lideri Andros Kiprianu daha kısa bir süre önce, Türk tarafının ‘garantiler ve tek yanlı müdahale hakkını’ ilk kez görüşmeye hazır olduğunu açıklamamış mıydı?..

   Bunu yalanlayan oldu mu?..

   Bütün bunlardan sonra masayı terk eden Hristodulidis ve Anastasiais değil miydi?..

   Güneydeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde DİSİ’nin o dönemki başkanı Averof Neofitu aday olacaktı…

   Sonrasında Hristodulidis’in bağımsız aday olduğunu ilan edildi…

   Buna en büyük desteği kilise ve EOKA’cıların verdiğini bilmeyen var mı?..

   Öyleyse; meseleye geniş açıdan bakalım…

   Hristodulidis, kendisini destekleyenlere ‘çizgisini bozmadığını’ göstermek amacıyla, Erhürman’la buluşmasından bir gün önce Baf’ta Grivas’ın müzaesine gitti…

   Yunan bayrakları önünde konuşma yaptı…

   Grivas’tan övgüyle söz etti…

   Tüm çocuklara EOKA mücadelesini öğrenmesini ve bu ruhla yaşanmasını önerdi…

   Erhürman ile buluşmasında ‘uzlaşıcı-Avrupai bir lider’ olduğunu göstermek için elbette samimi pozlar verecekti…

   Bunun ardından Yunanlı komutanların ve papazların huzurunda, çözüm olabilmesi için Türk askerinin tümüyle adadan çekilmesi ve garantörlüğün kalması gerektiğini söyledi…

   Kendisine emanet edilen görevi yerine getirmeye devam etti…

   Cumhurbaşkanı Erhürman’ın bu konuşmaya kısa sürede tepki vermesi önemliydi…

   Herkes bunu memnuniyetle karşıladı…

   Peki şimdi ne yapılmalı?..

   Bir sonraki görüşmede Hristodulidis’e çözüm olması halinde Rum Milli Muhafız Ordusunun ne olacağını, ELDİK alayını, dış ülkelerde eğitilen gönüllü Rum komandolarını, ELAM militanlarını sormalı…

   Kıbrıslı Türklerin bu konuda aydınlatılmasının ‘çözüme ve barışa’ aykırı bir hareket olmayacağını da anlatmalı…

   İyi pazarlar…