banner564

SAFE, Eurofighter, Norveç

Bir zamanlar Kıbrıs sorununa çözüm konusu gündeme geldiğinde şu söz ifade edilirdi. “Kıbrıs Doğu Akdeniz’deki İsviçre olsun.” Aradan yıllar geçti. Çözüm gerçekleşmedi. Şimdilerde “Kıbrıs Cumhuriyeti” Başkanı Sayın Hristodulidis, Kıbrıs’ın da içinde yer alacağı Orta Doğu’da NATO benzeri bir oluşumu dile getiriyor. Arkasından Yunanistan, İsrail, Kıbrıs Cumhuriyeti, +1 olarak ABD’nin katıldığı zirve Atina’da gerçekleşti.  Yani Sayın Hristodulidis, bu işi daha da ileriye taşımak arzusu gösteriyor.

İşte bu ortamda dikkate değer bir başka açıklama da AB’den geldi. AB, 16 Ekim 2025 itibarı ile “Savunma Hazırlığı Yol Haritası 2030” projesini onayladı. Amaç, 2030’a kadar AB’nin kendi savunmasında etkin olmasıdır. Bu nedenle Soğuk Savaş sonrası en büyük silahlanma programı ve harcaması gündeme geldi. Söz konusu belgede AB; Doğu ve Güney’de savunmasını genişletmeyi öngörüyor. Orta Asya’daki Türki devletlerin BMGK’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılık beyan etmeleri. Yine Almanya Başbakanı Sayın Merz’in ve İngiltere Başbakanı Sayın Starmer’in arka arkaya gerçekleştirdikleri ziyaretlerinde, Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye’ye satışının ele alınması ve Norveç’in “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne silah satışına dönük ambargoyu kaldırması, bu niyetle ilgilidir. Ama Türkiye bu coğrafyanın merkezindedir ve bunun selameti için Kıbrıs sorunun da çözülmesi gerekir.

Böyle bir konjonktürde, “Kıbrıs Cumhuriyeti” Başkanı Sayın Hristodulidis, 1 Ocak 2026 itibarı ile AB Dönem Başkanı olacak. Güneyin ve Yunanistan’ın bağnazları 800 milyar Euro bütçeye sahip olacak olan bu SAFA projesinden, Türkiye’nin hiç, ya da sınırlı yararlanması için, kendi maksimalist amaçlarına ulaşmak niyeti ile Kıbrıs sorununa dair ellerindeki kozu kullanma niyetindedirler. Bu oyunu Kıbrıs, AB üyesi olduktan sonra da oynadılar. Türkiye’nin AB uyumu ile ilgili Basın Özgürlüğü, Yargı, İnsan Hakları Fasıllarını da bloke ettiler. Böylece Kıbrıs Sorunun da en olumsuz ortama girmesini sağladılar.

Ancak bunlar, 16 Ekim 2025’te AB’nin onayladığı belgedeki hususu da göz ardı etmesinler. SAFE  Projesinde, “AB – NATO işbirliği kilit önemdedir” denmektedir… Bu ifade de açık olan nokta şudur. Türkiye, İngiltere ve Norveç AB üyesi değillerdir. ABD’de aynı durumdadır. Ama tümü de NATO üyesidir. Yani bu SAFE projesinin bir parçası da bunlardır. Bunu ne Sayın Hristodulidis ne de Sayın Mitçotakis değiştirebilir. İşte bu nedenle Kıbrıs Sorunun çözüm dinamiği yeniden önem kazandı. Bu bakımdan Kıbrıs Türk Tarafı ve Türkiye, Kıbrıslı Türklerin 1960 Antlaşmaları ile adanın bütününün egemenliğinin ortağı ve Türkiye’nin de bu zeminde egemenliğin ve toprak bütünlüğünün Garantörü olduğu gerçeğine dayalı olarak Kıbrıs Sorunun Çözüm sürecinde aktif olursa, bu oyun bozulur. Unutmayın, İngiltere ve Almanya Başbakanlarının Ankara ziyaretlerinden sonra NATO üyesi, ama AB üyesi olmayan Türkiye ve İngiltere Eurofighter savaş uçağı satışı ile ilgili anlaştı. Sonra AB’nin dominantı olan Almanya Başbakanı da aynı antlaşmayı yaptı. Arkasından yine NATO üyesi olan ama AB üyesi olmayan Norveç de, Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosunu kaldırma kararı verdi. Yani SAFE projesine bağlı olarak Güneyin siyaset yapımcılarının Türkiye’ye savaş uçağı satılmasına itiraz yapmaları dengelendi. Yani SAFE yol alıyor. Bu ise Kıbrıs sorunun çözüm dinamiğini de etkiliyor.

YORUM EKLE

banner471

banner474