İngiltere dünyanın göç kapısı olduğu gibi Kıbrıs Türklerinin de göç yerlerinden birisi olmuştur. Dünyanın zenginlikleri, hep belirli bir coğrafyaya taşınırsa, ardından insanlarda yaşamlarını idame ettirmek için o coğrafyalara yöneleceklerdir; aynı karınca misali gibi…
Coğrafyamızda yaşayanların birçoğunun bir şekilde İngiltere ile ilgisi veya bir bağlantısı vardır. Elbette benimde orada yaşayan birinci derece akrabalarım var. Seksen yedi yaşında olan dayım bunlardan biri. Limasollu olan dayım, Kıbrıs’ın topraklarına çok meyve ağacı dikmiş ama hiçbir meyvesini toplayamamış. İlerlemiş yaşına rağmen hayatını Londra’da tek başına idame etmektedir.
Seksen yedi yaşında olan birinin hayatını tek başına idame edebilmesi kolay değilken, özellikle Londra gibi büyük bir metropolde tek başına olmak başlı başına bir problem. Fakat oradaki Ulusal Sağlık Serisi (National Health Service:NHS) bu durumda olan kişileri gözetmektedir. 
Londra seyahatim sırasında küçük bir kaza sonucu yere düşüp başını çarpan dayımın başında kanama meydana geldiği için hemen acil servisi aradık. Adresi verdikten sonra, telefondaki kişi yaralı hakkında bilgi topladığı sırada üç dakika içinde ambulans kapıya geliverdi. İlk yardımın ardından hastayı hemen ambulansa yerleştirip hangi hastaneye gitmek istediğimiz soruldu. Evine yakın olduğundan Homerton Hastanesi’ni tercih ettik. Ambulansın içindeki donanım muazzam. Yolda giderken gideceğimiz hastaneye yaralı ile ilgili ön bilgiler veriliyor ve hastaneye vardığımızda bizi acil doktoru hastanın ismi ile karşılıyor.
Bilgisayardan hemen hastanın sağlık geçmişi kontrol edildikten sonra başına dikiş atıldı. Biz ardından eve gideriz diye düşünürken acil doktoru dayımı o gece için müşahede altında tutacaklarını ve durumuna göre yarın göndereceklerini belirtti. Bizde dayımı ertesi gün almak üzere hastanede bırakıp ayrıldık.
Ertesi gün durumunu öğrenmek için hastaneyi aradığımızda bizim oraya gitmemize gerek olmadığını, Dayımı kendilerinin ambulans ile eve kadar bırakacaklarını söylediler.
İnsan İngiliz’in ulusal sağlık servisinin işleyişini görünce ister istemez kendi sağlık hizmetleri ile kıyaslamaya başlıyor. Ambulans servisleri hızlı çünkü trafik akışını düzenlerken otobüs yolları ve acil servis yollarını planlayıp yapmışlar. Bizde daha araba sürmeye yol yokken acil servis yolunu düşünmek hayalden öte ütopya olur herhalde! Ayrıca böylesi trafik düzenlemesi de bir trafik kültürü gerektirmektedir. Bizlerin trafik yoğunluğunda acil servis yollarını nasıl kullanılacağını düşünebiliyor musunuz?
İngiltere yaklaşık 240 bin Km² alan içerisinde tek bir sağlık otomasyon sistemi kullanıyor. İngiltere’nin neresinde olursanız olun, hastanın sağlık bilgilerine sistem üzerinden saniyeler içerisinde ulaşabiliyorsunuz.  Bizler ise 3352 Km²lik bir alan içerisinde hala daha bir otomasyon sistemi kurabilmiş değiliz. Otomasyonu bırakın biraz yoğun yağış oldu mu Lefkoşa Devlet hastanesindeki hastalar ya elektrik kesintileri yüzünden sıkıntı yaşamaktadırlar yâda hastaneyi su basacak endişesine kapılmaktadırlar.
Yaşadığımız coğrafyanın en büyük sosyal sorunu sağlık hizmetleridir. KKTC Anayasası Madde 46: “Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlamakla ödevlidir” demektedir. Fakat bu ödev her nasıl olursa olsun zihniyeti ile değil, hem çalışanına hem de hizmet alanlara eziyet çektirmeden sürdürülebilir bir yapıda olmalıdır.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle iyi pazarlar.