banner564

Sap ve saman

Sapla samanı karıştırmaktaki başarımız, birileri tarafından fark edilse ve incelense herhalde dünya üzerinde ciddi bir farkla birinci çıkan ülke oluruz.
Geçenlerde bir özel okulda son model bir sıfır kilometre aracı, 23 Nisan bahanesi ile çocuklara boyattılar. Aslında şirketin niyeti reklamını yapmaktı.
Ancak yapılmak istenen biraz abartılınca sap ve saman fena halde karıştı. Sosyal medyada öyle tepkiler verildi ki hem yapanlar yaptıklarına bin pişman oldular hem de bu izni veren okul yönetimi bundan rahatsızlık duydu.
Sevgili okurlar, elbette böylesine özel günlerde böylesine değerli firmalar biraz sıra dışı haberler ile kendi reklamlarını yaptırmak ve kendilerinden söz ettirmek isteyeceklerdir. Bu dünyanın her yerinde olan bir durumdur.
Ancak bunu yaparken biraz ülke şartlarına da bakmak gerekiyor kanımca. Ve yapacağınız eylemi de buna göre seçmek gerekiyor. Borusan Oto bu etkinliği Girne’de özel bir okul yerine Karpaz’daki köy okullarımızdan birinde yapsa ve oradaki küçük kardeşlerimizi belki de hayatları bir daha hiç binemeyecekleri bir araba ile tur attırmış olsa hem daha sempatik olurlardı hem de bu kadar eleştiri almazlardı.
Gelelim işin diğer boyutuna. Arabayı boyayan küçük kardeşlerimize yapılan eleştirilere. Ne kadar iğrenç ne kadar ırkçı bir eleştiri şekli. Ufacık çocuklara “zengin bilmem nesi” falan demek.
Kızacaksanız okul yönetimine kızın. Dünyanın en masum varlıkları olan çocuklara bu tür yakıştırma yapmaktan vazgeçin bir an önce. Dinimizde bile çocukların günahı olmaz buyruluyor. 

Tatar Ankara yolcusu
Siz bakmayın “her şey yolunda” “sıkıntı yok”  haberlerine. Bir duman var alttan alta çıkan.  Geçen hafta Başbakan Yardımcısı ve HP Genel Başkanı Kudret Özersay Ankara’ya davet edilmiş ve başta Kıbrıs Sorunu olmak üzere bazı konularda müzakere edilmişti.
Özersay’dan sonra şimdi de Ana muhalefet lideri Ersin Tatar Ankara yollarına revan oluyor. Aldığımız bilgiye göre bugün Ankara’ya gidecek olan Ersin Tatar ve beraberindeki ekip, Ankara’da bazı önemli isimlerle görüşüp hem olası hükümet modellerini hem de bölgedeki gaz konusunda görüş alış verişinde bulunacaklarmış.
Kısacası önce Özersay şimdi de Tatar Ankara yollarında. Ve siz hala daha bana “sıkıntı yok” demeye devam edin. 

Bindiği dalı kesmek
Nasrettin Hoca misali kendi bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz.  Bu yıl bu konuda hiç yazmadıysak 50’ye yakın köşe yazısı yazdık. Yükseköğretim’den gelen tehlike büyük diye. 
Ama bizde makam ve mevki kavgaları, çıkar hesaplaşmaları üzerinden kimsenin umurunda değil gelen tehlike. YÖK, dün zehir zemberek bir açıklama yaptı ve 8 günde diploma alanlara inceleme başlatıldığını açıkladı. Bu okullar arasında KKTC’den de üniversiteler var maalesef.
Öğrenci sayımız 100 binleri geçtiği için siyasetçilerimiz gurur duyuyorlar. Bende ısrarla iddia ediyorum ki bu yıl sayı yeniden iki haneli rakamlara düşecek. 
Peki, bu başarısızlığı kim üstlenecek? Üstlenmesinden ziyade bu kaybın bedelini kim ödeyecek. Bir sürü yatırımcı gerek ev gerekse yurt inşaat yaptı, yapıyor. Kiminle dolduracaklar bu yapılan yurt ve evleri?
Bir an önce Yükseköğretim ile ilgili bir düzenleme yapılmalı ve MEB ile YÖDAK arasındaki bağlantılar yeniden gözden geçirilmelidir. 

MESAJLAR

Nevzat NEVZAT:  “Koopgaz’dan şikâyet var” yazımız üzerine gösterdiğiniz duyarlılık için teşekkür ediyoruz. Bu hafta söz verdiğimiz gibi kahvenizi içmeye mutlaka geleceğiz. 

Ahmet GÜRTUĞ:  Pek muhterem valideniz Hakk’a yürümüş. Merhumeye Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyoruz, başınız sağ olsun Ahmet’im. 

Gökhan GÜLER: TÜRKSOY Basın ödülüne layık görülmüşsünüz. Artık ödüllü bir yazar olduğunuza göre yakında yeni bir kitap daha çıkartmanızı bekleyebiliriz değil mi? Neyse yeniden tebrikler. 

Asım İDRİS: Valla bende de çok oluyor, tam ağzımı açıp yumacakken gözlerimi, birden boş ver diyorum ve yazdıklarımı siliyorum. O an başka şeyler ile ilgilenmek en iyisi gibi geliyor bana. 

Dr. Mustafa ARABACIOĞLU: Siyasete ve ava aynı anda veda edince hayli boş zamanınız kalmış ve şimdilerde geçmişin acısını çıkartırcasına bol bol gezip seyahat ediyormuşsunuz. 

Kutlu EVREN: Görneç El Makarnası Festivali’nde herkes bir tabak makarna yerken siz tam 3 tabak yemişsiniz. Sonra da akşama tansiyonum çıktı diye şikayet edip duruyorsunuz. Sahi hellim de var mıydı bol bol makarnaların üstünde. 

Ayşegül BAYBARS: Emlakçılar Birliğinin seminerinde yasa sözü verince etkinliğe katılan tüm emlakçılar sizinle tek tek fotoğraf çektirmek için kuyruğa girmişler. Kendinizi bir ara Hollywood yıldızlarına benzetmişsiniz. 

Tufan ERHÜRMAN: “Başkanlık sistemini tartışmaya açacağım” diyorsunuz da keşke bunu Diyalog manşet haber yaptığında söyleseydiniz. Seçimlere bir yıldan az bir süre kaldı ve siz daha yeni uyandınız. 

Erhan ARIKLI: Pazar günleri artık adet haline gelmiş Maraş’taki kahvaltılar. Ve her Pazar bir önceki Pazar’dan daha da kalabalık oluyormuş kahvaltıya gelenler. Belki bu Pazar biz de geliriz şu meşhur kahvaltıya. 

Tolga ATAKAN: Şu müsteşarın camdan ofise girip gemilere izin verdiği hikayesi doğru mu? Arkadaşlardan fotoğraf istedim, bakalım bulup gönderecekler mi?  

Av. Damla DEMİR: Yaza sayılı günler kala imajınızda köklü bir değişikliğe gitmeye karar vermişsiniz ve kararmışsınız. Zaten memleketin durumu ortada içimiz de kararmış iken siz niye karardınız? 

Mustafa AKINCI: "Park Projesi" ortalığı fena halde gerdi. Bu konuda bu hafta bir düzeltme yapsanız hiç fena olmayacak gibi. Zira bu konuda bu hafta yeni çıkışlar olabilir. 

Hasan SUNGUR: Mersin Emlakçılar Odası sizi oranın da başkanı olarak ilan etmişler. Artık hem KKTC’nin hem Mersin’in başkanısınız. Büyüksün başkan. 

Ersin TATAR: Ankara ziyareti hesaplarda yoktu ve aniden oldu. Hayırdır ne oldu da ansızdan Ankara’ya gitme gereksinimi duydunuz? Neyse dikkat edin, Ankara epey soğukmuş bugün. 

Simay ALSAN: Borusan Oto olarak bundan sonra bence bu tür etkinliklere devam ederken bazı hassasiyetleri de göz ardı etmeden yaparsanız kimsenin başı da bu kadar ağrımaz.

YORUM EKLE

banner471

banner473