Kuzey Kıbrıs’ta mülk satışlarının artması nedeniyle, inşaat sektörü tarihin en canlı dönemini yaşıyor…
Sektörün canlanması elbette önemlidir…
Ancak inşaatın kalitesi, müşteriye güven verilmesi de son derece önemlidir…
Bir başka önemli nokta ise inşaat atıklarının çöplüğe taşınmasıdır…
İnşaat atıklarının, ovalara, ormanlara, deniz kenarlarına bırakılması, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür…
Devletin, bu tür kötülükleri önlemek için caydırıcı cezalar uygulaması ve denetim mekanizmasını güçlendirmesi gerekiyor…
Üstelik Çevre Bakanlığı var, Çevre Dairesi var, 18 belediye ve Kaymakamlıklar var...
Makam sahibi çok da, iş yapan insan yok...
Sorsanız “araçlar ve personel yetersiz” diyecekler...
Öyleyse vurun kilidi, gidin evinize...
Müşavirleri ödeyen devlet sizi de öder...
Yazıklar olsun...
Yaşadığımız her yer, nefes aldığımız mahallemiz, köyümüz, kentimiz çöplerle kaplanmış durumda...
Ve bu sorunu çözmek için fazla paraya da ihtiyaç yok…
Niyet, denetim, ceza ve uygulama yeterlidir…
Ama kimin umurunda...
Altyapı yok üst yapı var
Binlerce yabancıya mülk satışından elde edilen gelirlerin doğru dürüst vergilendirmesi yoktur diye, altyapı eksikleri de giderilemiyor…
Özellikle arıtma ve kanalizasyon yetersizliği vardır…
Milyon Sterlinlik villa satılıyor ama, bunların atık suları vidanjörle çekilerek sahillere veya ovalara bırakılıyor…
Doğanın bir süre bunlara tahammül etmesini kimse yanlış değerlendirmesin…
Doğa artık isyan noktasındadır…
Arıtma ve kanalizasyon sorunu çok hızlı bir şekilde çözümlenmezse, bu ülkede salgın hastalıklarla yüzleşilecek…
Ayrıca yüksek bedeller ödeyip mülk alanlar da tepki koymaya başlayacak…
“Sattım, parayı da kaptım” demekle olmuyor bu işler…
Satış yaparken, altyapısı tamam olmalı…
Devlet bunu denetlemeli…
Ve gereğini yerine getirmelidir…
Şimdiki halimizle sahipsiz bir ülke görümündeyiz...
Kimse gücenmesin...
Varlık içinde yokluk çekiyoruz...
Her evin kapısında veya garajında 2 tane araba vardır...
Ama bu araçları yollarda kontrol edecek polis yok...
Bu araçların emniyetle seyredeceği yollar yok...
Yollarda koruyucu bariyer yok...
Aydınlatma yok...
Yeterince ikaz işareti yok...
Ve basit sorunları olsun düzeltebilecek adımları atamıyoruz...
Yazık değil mi?..
Bu çağda Ganimet düzeni ile kurduğumuz KKTC’de kimin Malını Kime Satıyoruz acaba sorusunu soran mı var ? Devlet onayı ile Sattığımız Rum Mülklerinin bedelini kim ödeyecek sorusunu bu güne kadar kim sordu ki ? Diyalog TV ve Uluslararası Hukuktan anlayan İleri Görüşlü Sayın Reşat Akardan başka KKTC yöneticilerini ve Yüce meclisimizi bizim olmayan Sattığımız Rum Mülkleri için bugüne kadar uyaran mı var ? Bal tutan Parmak yalar misali Siyasilerimiz , Sendikalarımız , Ekonomik örgütlerimiz , Belediyelerimiz neden Hırsız duruma düşürülüp Sattığımız Rum Mülkleri için sessiz kalınıyor acaba ? Uluslararası Hukukun bir parçası olan Anavatan Türkiye’nin büyük çabaları neticesi Bizlere AB’nin BM’nin Uluslararası Hukukun elimize verdiği Bizleri Hırsız olmaktan kurtaracak TMK ve Şerefiye vergisini maalesef Yüce meclisimizde kimse konuşmak istemiyor ! KKTCyi Yönettiğini iddia edenlerimiz ise TMK çalıştırmayı değil Kalan Rum Mülklerini dağıtıp Satmakla meşguller ! Ne aleyhimize sonuçlanan Orams davası sonrası ne Anavatan Türkiye’nin çabaları ve ne de Uluslararası Toplumun Halen KKTCdeki Rum Mülklerinin Gayrıyasal koçanlanıp Satılmasını maalesef durduramadı ! Aynaya bakıp gerçekçi olmalıyız , Uluslararası Hukukun elbet bir gün gelip kapımızı çalacağı kaçınılmazdır Cebini doldurup kaçanlarımız hariç Kabak geriye kalanlarımızın Başında patlayacağını bilmeyen Hukukçu mu kaldı yani ?
Ben Yaparım olur KKTCsinde bir avuç Kıbrıslı Türkün Dünya Mülkiyet düzenini Yağmalayıp Sattığımız Rum Mülkleri ile değiştirebilmesi mümkün değildir ? Bu yanlışın yanımıza kalacağını düşünenlerimiz bugün rahat Uyuyabilir ! “” Peki ya Yarın ???