banner564

Savaşlar olmasın

 Rus füzesi Taşkent’e düşünce vatandaşlar ikiye bölündü…
 Bir bölümü “işte savaşların sonucu böyle. O yüzden barış olmalı” diyor…
 Bir kısmı tam tersini savunuyor ve her türlü saldırıya karşı silahlanmanın ve füze alımlarının gerekli olduğunu belirtiyor…   
 Böylesi bir durumda, Kıbrıs sorununun çözümünün ne kadar önemli olduğunu ve ne şekilde olacağını sağlıklı bir şekilde tartışamayız…
 Fakat diyelim ki; tek çare çözümdür…
 Müzakere sürecinde “Çözüme hazır mıyız?” sorusu sık sık gündeme gelirdi...
 Bazıları “Büyük çapta hazırız” derken, büyük bir çoğunluk hazır olmadığımızı belirtiyor, önlem alınmasını istiyordu...
 Çözüm olmadı...
 Önümüzdeki aylarda olumlu gelişmelerin yaşanması da beklenmiyor...
 Öyleyse ‘Bugünkü yapıyı’ ele almak ve yaşanan sorunlar için çözüm yolları aramak doğru olandır...
 Önce ‘kâbus halini alan’ trafik konusuna değinelim...
 Kadro eksikliği nedeniyle polisin denetimsizliği devam mı edecek?..
 Yollarımız bakımsız mı kalacak?..
 Kırmızı ışıkta durmamak kural halini mi alacak?..
 Cep telefonuyla konuşarak veya mesajlaşarak araç kullananlara ödül veren bir ülke durumuna mı geleceğiz?..
 Egzoz emisyon ölçümüyle ilgili kararlar tozlu raflarda mı bekletilecek?..
 Kullandığımız akaryakıtın kalitesini denetleme cesaretini gösterecek siyasiler ve bürokratlara toplum olarak “Devam mı?” diyeceğiz?..
 Önemli olan bu soruların yanıtını verebilmektir...
 Trafik en korkulu rüyamızdır...
 Bir başka büyük tehlike ise uyuşturucu belasıdır...
 Özellikle gençlerin bu batağa saplanması nedeniyle aileler perişandır...
 Trafik kazalarındaki artışın önde gelen nedenlerinden biri de uyuşturucu kullanan gençlerin direksiyon başına geçmesi ve gaza basmasıdır...
  Öyleyse önümüzdeki süreçte uyuşturucu ile mücadele konusunda çok ciddi adımların atılması gerekiyor...
  ‘Dünya ile bütünleşmek’ istediğimize göre AB ülkelerinin bu konuda yaptıklarına bakalım ve icraatlarını kopya edelim...  

Havamızı da zehirliyor

 Yılın hemen her gününde güneş görebildiğimiz bir ülkede yaşıyoruz...
 Buna karşın havamızda kirlilik oranı, İngiltere’nin de üzerinde...
 Peki neden böyle?..
 Elbette birçok nedeni var...
 Teknecik Elektrik Santraline hala bir filtre takılmadı...
 Araçların egzozlarından çıkan zehirleri önlemek için çıkarılan ceza yasaları uygulanmadı...
 Zamanında bakımı yapılmayan yüzlerce devlet aracından da zehir yayılıyor...
 Çakıl, kum taşımacılığı denetim altına alınmadı...
 Belediye araçları bile, kamyonlarla kontrolsüz bir şekilde çöp taşıyor...
 Boş araziler, yarım inşaatlar, hatta inşaatı tamamlanan bina çevrelerinden atıklar toplanmıyor...
 Toplanması yönünde önlem alınmıyor...
 Belediyelerin önemli bir kısmı bu konuda karar üretemiyor...
 Çevre Bakanlığının adı var, icraatı yok...
 Sebze ve meyve üretiminde aşırı dozda zehir ve hormon kullanımı sürüyor...
 Ekmek fırınlarının büyük bir çoğunluğu denetlenmiyor...
 Hastalıklı hayvan satışlarına göz yumuluyor...
 Böylesi bir durumda insanların kanser belasına yakalanmaması mümkün mü?..
 Elbette değil...
 Öyleyse bu saydıklarımızla kim ilgilenecek?..
 Bunları kim düzeltecek?..
 Halk bu sorulara yanıt arıyor ama bulamıyor... 

YORUM EKLE

banner608

banner474