banner564

Sayın Fuat Oktay ve bir anı

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay geldi. Ancak bu ziyaret ne acıdır ki Türkiye ile ilgili sevgi bağının paraya indekslendiğini yeniden ortaya çıkarttı. Buradaki malum çevreler aylarca, yıllarca, “Türkiye’den parayı en iyi ben alırım ve Türkiye falanı filanı istemez onun için para vermez” diye siyaset yapmayı marifet saydı. Türkiye’de siyaset üreten iktidar odakları Kıbrıs’ta yer alan tüm siyasi güçlerle sağlıklı bir ilişki kurmadı. Muhalefette olanlar da bu yolu tutmadı. Yani iktidarı ve muhalefeti ile Türkiye’nin siyasi güçleri KKTC’de bulunan siyasi güçlerle, sağlıklı bir diyalog kurmadı. 
Sayın Fuat Oktay’ın ziyareti, Pandemi koşullarında ve döviz krizi içinde para desteği beklendiği bir ortamda gerçekleşti. Ama Maliye Bakanı Sayın Oğuz’un, iç borçlanma yapılacağı açıklaması umulan ve gerçekleşen arasındaki farkı net olarak ortaya koydu. 2021 bütçesi zaten 2,5 milyarlık Türkiye Cumhuriyeti mali desteği ile bağıtlanmıştı. Yani açıklanan 2,5 milyar TL yeni değil bilinen bir yandır. 
Fakat Sayın Fuat Oktay’ın Kıbrıs’ta iken yaptığı açıklamalarda, üzerinde hiç durulmayan çok çarpıcı bir ifade var. Bu ise “kendi ayakları üzerinde duran KKTC” sözüdür. Bu ifadeyi Kıbrıs siyasi yaşamında kullananlara hor bakanlar buna şimdi ne diyecek?
Bu bir anımı canlandırdı. Zamanında bir açıklama ile “Hedefimizin kendi yerel gelirlerimizle, yerel giderlerimizi karşılamak. Böylece Türkiye’den gelen desteği tamamen altyapıya ve üretken sektörlere aktarmak. Bunu yaparken aynı zamanda altyapı yatırımları ve üretken sektörlere de yerel katkı da koymak olduğunu, şimdiden sınırlı bile olsa bazı adımları atacağımızı ifade ederek bundan amacımızın kendi ayakları üzerinde duran bir Kuzey Kıbrıs olduğunu” söylemiştim.
Bu açıklamadan iki gün sonra Türkiye Büyükelçisi değerli diplomat Sayın Aydan Karahan ile bir görüşmemiz vardı. Sayın Karahan konuya girmeden bana bir şey söylemek istediğini ifade etti.
“Sayın Başbakan uzun zaman KKTC’de görev yaptım. İlk defa doğru bir ifadeyi bir siyasinin ağzından işittim. Eğer bunu iyice düşünerek verdiyseniz diyecek sözüm yok. Çünkü bu açıklamanızla birinci olarak kendini orta yere koymadan, Türkiye’nin mali desteğine bel bağlayan Kıbrıs’ın içindeki tüm kesimlerin husumetini alacaksınız. Ayrıca gerek burada, gerekse, Türkiye’de size karşı önyargıları olanlar da bunların niyeti, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerle olan bağını kopartmaktır kuşkusu eşliğinde, tavır alacaklardır” demişti. Kendisine bunu bilerek ifade ettiğimi ve Türkiye ile ilişkileri sağlıklı hale getirmek istersek, bu ilişkiyi “ isteyen, vermeyen; alan, veren düzleminden çıkartarak ele almak gerektiğini” ifade etmiştim.
2009 seçimlerinde, “bunun kompleksi var Türkiye’den para istemez, halbuki Türkiye’den parayı en iyi ben alırım” diyene iş ve emek dünyasının bir kısmı itibar etti, seçim kazandılar. Ama o gün bugündür; “isteyen, vermeyen; alan, veren” çelişkisi ile Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının sevgisi erozyona uğramaya devam ediyor. Aradan yıllar geçtikten sonra ne duyuyoruz? 
Sayın Fuat Oktay; “Kendi ayakları üzerinde duran bir KKTC” ifadesini kullanıyor. Ben kendi hesabıma bu sözü duymaktan mutlu oldum. Ama bunun her açıdan altının dolması gerekir. Eğer kendi ayakları üzerinde duran bir KKTC hedef ise bu köy yollarının ihalelerinin dahi Ankara’dan açılması ile olmaz. Ayrıca enflasyon ve döviz krizinin KKTC ekonomisine darbesini göz ardı ederek de olmaz. Üstelik ekonomisinin itici gücünün turizm ve eğitim sektörleri olan KKTC’nin, Pandemi nedeni ile oluşan dertlerine; turizm, eğitim ve sanayi sektörlerine merhem sürmeyen bir destek ile de bu gelişmez. Esnafı, işçisi ve tarım üreticisini göz ardı eden bir yaklaşımla da bu olmaz. Evet, kendi ayakları üzerinde durmak hedefi hala doğru bir hedeftir.

YORUM EKLE

banner471

banner473