Geçtiğimiz hafta KKTC Maliye Bakanı Sayın Alişan Şan’ın,  sendikalarla yaptığı görüşmenin haberini okuduk. Habere göre Sayın Şan, “ Bir Ek Bütçe ile karşı karşıya kaldık. Bunu yaparken de Hayat Pahalılığı beklediğimizin üzerinde çıktı” dediğini okuduk. Bir kere o ,“Ek Bütçe ile karşı karşıya kaldık” sözü hiç doğru değil. Çünkü 2022 yılı için 2021’de hazırlanan Bütçe, KKTC Meclisinde oylandıktan ve daha yürürlüğe girmeden Enflasyon karşısında erimişti. Bu nedenle 23/1/2022 Genel Milletvekilliği Seçim Kampanyası sırasında, yeni seçilecek Meclisin ve içinden çıkacak Hükümetin ilk faaliyetinin, EK Bütçe Hazırlamak olduğunu pek çok siyasi ve düşünen insan yazdı, söyledi. Ama seçim sonrası arka arkaya gelen Hükümet bunalımlarının yol açtığı kaotik ortamdan ötürü bu konu gündem olmadı. Yani EK Bütçe, öyle ansızın karşı karşıya kalınan bir olay değildi. Aksine, “ beni bir an evvel gerçekçi olarak ele al ve yap, eğer daha da gecikirsen ve gerçekçi olarak ele almazsan, yapsan dahi işe yaramayacak” diye haykıran bir gerçekti. Fakat buna rağmen, Ek Bütçeyi yaparken enflasyon tahminini yine,  7 aylık falan değil, bir iki aylık öngörüyle dahi yapamayan bir bakış oldu. . Çünkü %43 ile %45 arasında öngördükleri enflasyon, HP;  1 Temmuza giderken %56 olarak gerçekleşti. Bu kez önce HP’yi yasaya aykırı olarak, “1 Haziran itibarı ile uygulayacağız” cılız açıklamaları oldu. Sonra 15 bin TL üzerinde maaş alana %20 eksik verilecek dendi. Arkasından yüksek maaş alanlara %20, daha düşük maaş alanlara %15 eksik ödenecek kararları alındı. En sonunda da herkese %56 HP uygulandı. Hade enflasyonu ön göremediniz, peki bu ödemeyi de kaotik bir hale döndüren bu kararlar ne idi? Bütün bu olan bitenin faturasını, şimdi görevde olan Maliye Bakanı Sayın Alişan Şan’a mı keselim? Hayır. Ama, Ek Bütçe ile yüze geldik ve HP beklediğimizin üzerinde çıktı” dediği için onun sözünü temel aldık. Ama bu durum, şahısların ötesinde,   erkte var olan bir zihniyetin topluma yaşattığı acıdır.
Bakın, bu acayip olayları biz yaşarken, sınırları içinde onlarca farklı dini inanç ve dil olan çok etnik kimlikli Hindistan’ın, Dünyadaki ekonomik sıralamada İngiltere’yi geçerek 6. Sıraya yükseldiği haberini okuduk. Yani eski sömürge, onu sömüren İngiltere’yi ekonomik değerde geçti. Bu çok dilli, dinli, etnik kimlikli ülke; ayni zamanda teknolojide ve ARGE de ciddi bir değerdir. Çünkü demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinde ciddi bir yol yürüdü. DEV GENÇ Başkanlarından ve genç yaşta kaybedilen değerli insan Sayın Bülent Uluer, askeri darbelerin konuşulduğu bir  tv programında, şunu ifade etmişti. “ Dünyada darbe yapamayacak tek ordu Hindistan Ordusudur. Çünkü onlarca dil ve dini inanca sahip insanlardan oluşur” demişti. Ama biz, hep TEK, TEK diyerek, enflasyonun nedenini dahi farklı bakışların özgür tartışma ve analizleri ile ele alamıyoruz.  TL’nin değer kaybının Kuzey Kıbrıs üzerinde oluşturduğu ciddi enflasyonist baskıyı dahi konuşturmamak için her şeyin yapıldığını yaşıyoruz. Yani gideceğimiz köyün minarelerini görmemize rağmen, oraya varmak için ne kadar yol kaldığını dahi ölçemiyoruz.  EURO - DOLAR paritesinin dolar lehine arttığı bu şartlarda, Dış Ticaret açığının daha da artması ve FED’ in açıklayacağı faiz sonrası oluşacak dalgalanmayla, yıl sonuna doğru daha da azacak döviz krizi nedeni ile artacak enflasyon tehlikesini de konuşmayalım. Yani kendi kendimize Dikilitaş’ın etrafında hu çekip duralım. Bakalım ne olacağız? O zamanda, “ beklemediğimiz” mi diyeceğiz?